KOLLEKTİF ŞİRKETLERDE ORTAKLARIN MALİ NİTELİKTEKİ HAK VE BORÇLARI
Kollektif Şirket Türk Ticaret Kanunu'nun 211 inci maddesinde tanımı bulmuştur.Buna göre Kollektif Şirket ticari bir işletmeyi bir Ticaret ünvanı altında işletmek amacıyla gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlanmamış olan şirketlerdir.
Kollektif şirketlerde ortakların mali nitelikteki hak ve borçları ne gelince;
A) Sermaye koyma borcu;
Türk Ticaret Kanununun 213 maddesinin birinci fıkrasının (e )Bendi hükmünde Kollektif Şirket sözleşmesinde bulunması zorunlu kayıtlar arasında her Ortağın şirkete koyması gereken sermaye yer almaktadır.
Ortaklar şirkette koydukları sermaye bakımından serbesttir sermaye olarak meclisin konulabileceği Türk Ticaret Kanununun 127 nci madde hükmünce sayılmıştır. Bunlar; Para, alacak kıymetli evrak ve sermaye şirketine ait paylar taşınırlar, taşınmazlar, şahsi Emek, ticari itibar, ticari işletme ve haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler, taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları, Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar devrolabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değerlerin sermaye olarak kullanabileceği öngörülmektedir. Bu durumda her Ortağın; sermaye olarak koymayı taahhüt ettiği para miktarı, para niteliğinde olmayan sermaye değeri ve bu değerlerin ne suretle biçilmiş olduğu sermaye olarak kişisel emek konulmuşsa bu emeğin niteliği ve kapsamı ve değerinin şirket sözleşmesinde ek belgelerde yer alması gerekir.
Ortakların kişisel ve Müteselsil sorumluluğu dikkate alındığında Kollektif Şirket sermayesinin tümünün teorik olarak ortakların şahsi emeği veya ticari itbarından meydana gelmesi mümkündür. Nitekim yasada Kollektif şirketin kurulması için Asgari sermaye miktarı öngörülmemiştir. Tek koşul Kollektif şirketin bir ticari İşletmeyi işletmesidir. Ne var ki bu ticari işletmenin faaliyete başlayabilmesi ve bunu devam ettirebilmesi için şirketin konusuna göre az veya çok bir sermaye gereksinim duyacağı bir gerçektir. Bu itibarla Kollektif Şirket sermayesinin teorik olarak sadece ticari itibar veya kişisel emekten oluşması mümkün ise de yasal olarak bir ticari işletmenin varlığı ve gerçeği buna izin vermez.
Türk Ticaret Kanunun 128 İnci maddesinin 3 cü fıkrası uyanınca devir taahhütleri özel şekil ve usule göre yapılası gereken hakların şirkete sermaye olarak konulması takip edilmesi halinde geçerli şekilde yapılmış bir şirket sözleşmesi ile bu gerçekleşmez sayılır. Bu kural özellikle taşınmaz mülkiyeti veya taşınmaz üzerindeki diğer sınırlı ayni hakların korunması veya devri için borçlandırıcı işlemlerin resmi şekilde yapılması öngörüldüğünden ayrı bir önem arz eder. Ancak usulüne uygun olarak yapılmış ve noterlikçe de imzaların onaylandığı şirket sözleşmesinde böyle taahhüt yer alırsa geçerli sayılır. Öyle bir şirket sözleşmesi Noter kanunun 60. Maddesinin 3. Bendi uyarınca yapılan taşınmaz satış vaadi veya resmi senet yerine geçer.
Sermaye olarak konulan taşınmazın tapu siciline ve diğer Fikri mülkiyet haklarının ilgili özel sicilleri şerh edilmesi Türk Ticaret kanununun 128 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca; şirket sözleşmesinde bir kişi tarafından belirlenen diğerleriyle yer alan taşınmazlar tapuya şerh verildiği, Fikri mülkiyet hakları ile diğer değerler varsa özel Sicillerine, bu hüküm uyanınca kaydedildikleri ve taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi edildikleri takdirde ayni sermaye kabul olunur. Ayni şekilde sermaye olarak konulan Fikri mülkiyet hakları, maden hakları, gemiler, hava ve kara taşıt araçlarının da özel sicillere şerh ettirilmesi zorunludur. Taşınırlar ise güvenilir bir kişiye tevdi edilir. Aksi halde ayni sermaye olarak kabul edilmezler. Ancak diğer ortakların bu konuda bir itirazının olmaması halinde bile kuruluş aşamasında taşınırların güvenilir kişiye tevdi zorunluluğuna uyulması gerekir. Çünkü Ticaret Sicil Müdürlüğü inceleme yetkisi kapsamında taşınırın güvenilir kişiye tevdi edildiğine ilişkin belgeleri ister ve yokluk halinde şirketin tescilini yapmaktan kaçınabilir. Bununla birlikte kanunda Sadece güvenilir kişiden bahsedilmekte olup bunun dışında üçüncü bir kişi mi yoksa tevdi işini meslek olarak icra edenlerden mi olması mı gerektiği hususunda söz edilmemektedir. Kanımca taşınızı kurucu ortaklardan birine de hediye edilmesi yeterli olur. Çünkü sermaye olarak konulan taşınmazın zilyetliği başka bir kişiye geçirilerek tevdi sağlamış ve böylece masraftan da kaçırılmış olur. Bu durumda şirketin kuruluşunun tescilinde ticaret sicil müdürlüğüne ibraz edilmek üzere tevdi edilen ortağın tevdiine ilişkin yazı bir belge verilmesi gerekir. Öte yandan mülkiyet ve Sair ayni hakların tapu siciline tescil talebi ile diğer sicillere yapılacak tescillerle ile ilgili bildirimler Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından ilgili sicile resen ve hemen yapılır. Şu kadar ki şirketin tek taraflı talepte bulunma Hakkı saklıdır. Türk Ticaret Kanunu'nun 128 İnci maddesinin altıncı Fıkrasına göre; yineTicaret sicil yönetmeliğinin 65 inci maddesinin 3. Fıkra hükmünde de sermaye olarak konulan ve tapu gemi ve fikri mülkiyet ile benzeri siciller de kayıtlı bulunan mal ve hakların şirket adına tescilini gecikmeksizin yapılması amacıyla Müdürlüğü tarafından şirketin tescili ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere bildirimde bulununlacağı öngörülmektedir. Böylece yeni düzenleme karşısında Taşınmaz veya diğer bir aynı Hakkı şirkete sermaye olarak koyan kurucu ortağı tapuda artık Tapu dairesinde ‘’takrir beyanında’’ bulunmasına gerek olmaksızın ya ticaret sicil müdürünün resen bildirimi ya da Şirket yetkilisinin tek yanlı bir talebi ile söz konusu hakların Şirketin adına tescili gerçekleşebilecektir.
B) Kar ve zarara katılma ve buna ilişkin düzenlemeler;
Kollektif ortaklıkta ortakların hesap yılı sonunda Türk Ticaret Kanunu'nun ticari defterlere ilişkin 68 ve 88 İnci maddeleri hükümlerine uygun olarak finansal tablolarını hazırlayıp imzalar ve Ortaklar Kurulu'nun onayına sunar. Finansal tablolar ortakların çoğunluğunun onayı ile kesinleşir.
Öte yandan toplantıya katılıp olumsuz oy kullanan veya toplantıya katılması engellenen ortaklar bu kar dağıtımına ilişkin kararın kanuna, şirket sözleşmesine, şirket Kararlarına veya dürüstlük kurallarına aykırı olması halinde karın kullanılması hakkındaki karar tarihinden itibaren üç ay içinde iptalini dava edebilirler.
Şirket sözleşmesinde öngörüldüğü takdirde faiz ve ücretler faaliyet dönem içinde ödenir. Kar avansı verilebilmesi için şirket sözleşmesinde hüküm bulunmalı faaliyet döneminin en az 7 ayı geçmiş 6 aylık bir bilanço hazırlanmış, bu bilanço bir Yeminli Mali Müşavir veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavir tarafından Onaylanmış ve kamusal yükümlülükler için gerekli karşılıklar ayrılmış olmalıdır.
Bilançodan ya da kar ya da zarar çıkarılabilir. Şirket mal varlığının bir önceki hesap dönemdeki değerlere göre fazla ise Kar azalmış ise zarar söz konusudur. Kar ve zararın ortak arasında Paylaşılmasında Yasa ortakların iradesine öncelik tanımıştır. Kollektif şirketlerde kar ve zarar payı 3 şekilden birine göre tespit edilir.
1. Sözleşme ile düzenleme; Ortaklar kar ve zararın paylaşılma şartlarını ve oranlarını şirket sözleşmesinde serbestçe tayin edebilirler. Şirket sözleşmesinde yalnızca kar veya yalnızca zararın dağıtılması hususunda oran tespit edilmiş ise bu hüküm hem karın hem de zararın paylaştırılmasına uygulanır. Ancak hemen belirtelim, ortakların şirket sözleşmesinde kar ve zararın paylaştırılması konusunda tespit ettikleri esaslar sadece iç ilişki yani Ortaklar arasında geçerli olup şirketin alacakları açısından hiçbir hüküm ifade etmez. Şirket alacaklılarına karşı bütün Ortaklar birlikte Müteselsilen sorumludurlar.
2. Paylaştırıcı tarafından tespiti; Ortaklar şirket sözleşmesine koyacakları bir hükümle veya daha sonra oybirliğiyle alacaklar bir kararla karın veya zararın ortak olan veya olmayan bir paylaştırıcı tarafından tespit edileceğini kararlaştırabilirler. Paylaştırıcı Kar ve zararı oranlarını tespit ederken önce bu konuda şirket sözleşmesinde veya ortakların oybirliğiyle aldığı kararlarda belirlemiş bir oran varsa buna göre saptar. Eğer böyle bir oran yoksa bölüştürme işinin paylaştırıcı ya bırakılmış olduğu kabul edilir ve bu durumda kar ve zarar oranlarının hakkaniyete göre tespit edilmesi gerekir. Paylaştırıcının verdiği kararların iptali için üç ay içinde mahkemeye müracaat edilebilir. Ancak iptal davası açılabilmesi için zımnen kabul anlamına gelecek herhangi bir hareketin bulunulmamış olması gerekir.
3. Kanun gereğince paylaşma; Kar ve zararın paylaştırılması hususunda yukarıdaki İki seçenekten hiçbirisi mevcut değilse paylaştırma işlemi yasal hükümler uyarınca gerçekleştirilir. Böyle bir halde kar ve zarar ortakların koymuş oldukları sermayenin miktarı tüzüğü veya ortak şirket içindeki konumu dikkate alınmaksızın eşit şekilde paylaştırılır.
C.Tasfiye payına katılma hakkı
Kollektif Şirket yasal nedenlerden herhangi biri ile tasfiye edilir ve bu tasfiyede bir kar bakiyesi ile sonuçlanırsa bu bakiye işletme Karının paylaşılması esasları gereğince ortaklar arasında bölüşülür. Tasfiye bakiyesi, tasfiye sonucunda şirketin malvarlığımdan üçüncü kişilerle ve ortaklarla olan adi borçlar ile sermaye borcunun dağılmasından sonra geriye kalan miktardır. Bu miktar aynı zamanda tasfiyenin yapıldığı dönemin kar dır.
Tasfiye Payı şirketin sona ermesi veya feshi sonucunda ortaya çıkacağından şirket devam ettiği sürece talep edilemez. Bu nedenle tasfiye Payı şarta bağlı mali nitelikte bir haktır.
Sonuç
Kollektif şirketlerde ortakların şirkete karşı mali hak ve yükümlülüklerini kısaca değinmiş bulunmaktayız.
Makalemizde yer alan bilgiler belli bir konunun veya konuların çok geniş kapsamlı bir şekilde ele alınmasından ziyade genel çerçevede bilgi vermek ve yorum yapmak amacını taşımaktadır. Bu makale ile amacımız muhasebe, vergi, yatırım, danışmanlık alanlarında veya diğer türlü profesyonel bağlamda tavsiye veya hizmet sunmak değildir. Bilgileri kişisel finansal veya ticari kararlarınızda yegane dayanak olarak kullanmaktan ziyade, konusuna hakim profesyonel bir danışmana başvurmanız tavsiye edilir. Bu makale ve içeriğindeki bilgiler, oldukları şekliyle sunulmaktadır; Mali müşavir İbrahim Apalı bunlarla ilgili sarih veya zımni bir beyan ve garantide bulunmamaktadır. "makalenin ve içeriğindeki bilgilerin hata içermediğine veya belirli performans ve kalite kriterlerini karşıladığına dair bir güvence vermemektedir. Makale ve içeriğindeki bilgileri kullanımınız sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü risk tarafınıza aittir ve bu kullanımdan kaynaklanan her türlü zarara dair risk ve sorumluluk tamamen tarafınızca üstlenilmektedir. "Mali Müşavir İbrahim Apalı, söz konusu kullanımdan dolayı, (ihmalkarlık kaynaklı olanlar da dahil olmak üzere) sözleşmesel bir dava, kanun veya haksız fiilden doğan her türlü özel, dolaylı veya arızi zararlardan ve cezai tazminattan dolayı sorumlu tutulamaz.