MDERGI/8759A.031
(Şubat 2018 Sayı 170)
İZAHA DAVET YAZISINI ALAN MÜKELLEF VERGİ USUL KANUNU'NUN PİŞMANLIK
HÜKÜMLERİNDEN FAYDALANABİLİR Mİ ?
İbrahim APALI
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Özet
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mülga 370'inci maddesi 6728 sayılı Kanun'un 22'nci maddesi ile "İzaha Davet" olarak değiştirilmiştir. Maliye Bakanlığı madde ile ilgili 482 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğini yayımlamıştır. Tebliğ ile müessesenin uygulama usul ve esasları belirlenmiştir. Yapılan düzenleme; belirlenen kapsamlarda mükelleflerin vergi zıyaına sebebiyet vermiş olabilecekleri düşüncesiyle yapılan ön tespitler ışığında açıklama yapmasını, söz konusu açıklamanın yeterli görülmesi halinde ön tespitlerin inceleme ve takdir işlemine konu yapılmamasını, açıklamaların yeterli olmaması durumunda ise mükelleflerden ziyaa uğrattığı vergiyi ödemesi için 15 günlük süre verilmesini, mükellefin bu sürede yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda ise inceleme ya da takdire sevk edilmesini içermektedir. Vergi Usul Kanunu'nun 371'inci maddesi, pişmanlık hükümlerini düzenlemekte ve mükelleflerin vergi ziyaı cezası ve vergi kaçakçılık hükümleri kapsamında hürriyeti bağlayıcı cezalardan kurtulmalarına imkân tanımaktadır. 31 Ekim 2011 tarihli ve 28101 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ile de vergi incelemeleri belirli sınırlamalar ve kıstaslar getirilerek mükellef hakları korunmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Pişmanlık, izahat, vergi incelemesi, takdir komisyonu.
1. Giriş
15.07.2016 tarihinde kabul edilip ve 09.08.2016 tarihli ve 29796 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 22'nci maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mülga 370'inci maddesi başlığı ile birlikte "İzaha Davet" olarak değiştirilmiştir. Yapılan bu değişiklik ile vergi mevzuatımıza yeni bir müessese daha eklenmiş olmaktadır. Bu kanun kapsamında pişmanlık hükümlerinin işlerliği ve son çıkan düzenlemeler kapsamında incelemeye başlamış olma şartları değerlendirilecektir.
2.İzaha Davetin Kapsamı ve Ön Tespit Kavramı
15.07.2016 tarihinde kabul edilip ve 09.08. 2016 tarihli ve 29796 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 22'nci maddesi ile Vergi Usul Kanununun mülga 370'inci maddesi başlığı ile birlikte "İzaha Davet" olarak değiştirilmiştir. Yapılan bu değişiklik ile vergi mevzuatımıza yeni bir müessese daha eklenmiş olmaktadır. Madde ile vergi idaresinin bir mükellef hakkında vergi incelemesine başlamadan ya da takdir komisyonuna sevk işlemini gerçekleştirmeden önce, verginin ziyaa uğratılmış olacağına ilişkin bir ön tespitinin bulunması durumunda, söz konusu mükellefe vergi ziyaı olup olmadığının izahının yapılmasını sağlamak amacıyla izaha davet yazısı göndermesini, mükellefin tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde buna cevap vermesini, cevabın sonucuna göre mükellef hakkında işlem yapılmasını düzenleyen bir uygulama yürürlüğe konmuş olmaktadır. Maddede izaha davetin nasıl ve hangi durumlarda yapılacağına ilişkin genel açıklamalar yapılmış olup son fıkrasında Maliye Bakanlığına izaha davetin şekli ve kapsamı, daveti yapacak ve yapılan izahı değerlendirecek mercii, davet yapılacaklar, yapılan izahta kullanılacak bilgi ve belgeler ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi verilmiştir. Maliye Bakanlığı maddenin verdiği yetkiye dayanarak 25.07.2017 tarihli ve 30134 sayılı Resmi Gazete'de Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğini (Sıra No:482) yayımlamıştır.
Yeni düzenleme uyarınca VUK'nun 370'inci maddesi kapsamında mükellefler hakkında vergi ziyana sebebiyet verildiğine ilişkin belli emarelerin tespit edilmesi durumunda vergi incelemesine başlanmadan ya da takdir komisyonuna sevk işlemi yapılmadan önce mükellefler söz konusu tespitlerle ilgili olarak izaha davet edilebileceklerdir. Söz konusu Tebliğinde 16 başlık halinde izaha davetin kapsamı belirlenmiştir. Bu başlıklar aşağıdaki gibidir:
1. Ba-Bs Bildirim Formlarında yer alan bilgilerin analizi sonucunda mükelleflerin izaha davet edilmesi,
2. Kredi kartı satış bilgileri ile katma değer vergisi (KDV) beyannamelerinin karşılaştırılması sonucunda mükelleflerin izaha davet edilmesi,
3. Yıllık beyannameler ile muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinin karşılaştırılması sonucunda mükelleflerin izaha davet edilmesi,
4. Çeşitli kurum ve kuruluşlardan elde edilen bilgiler ile asgari ücret tarifelerinin karşılaştırılması sonucunda mükelleflerin izaha davet edilmesi,
5. Yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri üzerinde yapılan indirimleri, kanuni oranları aşan mükelleflerin izaha davet edilmesi,
6. Dağıttığı kâr üzerinden tevkifat yapmadığı tespit edilenlerin izaha davet edilmesi,
7. Geçmiş yıl zararlarının mahsubu yönünden mükelleflerin izaha davet edilmesi,
8. İştirak kazançlarını ilgili hesapta göstermeyen mükelleflerin izaha davet edilmesi,
9. Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesindeki istisna ile ilgili olarak mükelleflerin izaha davet edilmesi,
10. Örtülü sermaye yönünden mükelleflerin izaha davet edilmesi,
11. Ortaklardan alacaklar için hesaplanması gereken faizler yönünden mükelleflerin izaha davet edilmesi,
12. Ortaklık hakları veya hisselerini elden çıkardıkları halde beyanda bulunmayan limited şirket ortaklarının izaha davet edilmesi,
13. Gayrimenkul alım/satım bedelinin eksik beyan edilmiş olabileceğine dair haklarında tespit bulunanların izaha davet edilmesi,
14. Gayrimenkullere ilişkin değer artışı kazançları yönünden mükelleflerin izaha davet edilmesi,
15. Gayrimenkul sermaye iratlarını beyan etmeyen veya eksik/hatalı beyan eden mükelleflerin izaha davet edilmesi,
16. Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanılması durumunda mükelleflerin izaha davet edilmesi.
Tebliğde bu başlıkların hepsinin ne anlama geldiği açıklanmıştır. Belirlenen bu başlıklar çerçevesinde mükellefler izahata davet edilebilecek, bu başlıklara girmeyen konularda izaha davet edilemeyecektir.
Tebliğ 1 Eylül 2017 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği için, bu tarih itibariyle bir değişiklik olmadığı sürece izaha davetin kapsamı sayılan 16 başlık ile sınırlıdır. Belirlenen başlıklara ve Tebliğdeki açıklamalara baktığımızda mükelleflerden (elektronik ortam da dahil) alınan beyanname ve bildirimler ile üçüncül kaynaklardan (bankalardan, finans kuruluşlarından, tapudan, ticaret sicilinden vb. gibi) alınan bilgiler üzerinden yapılan tespitler sonucunda mükelleflerin izaha davet edilip edilmeyeceğine karar verilmektedir. İzaha davet konusu hususların bir kısmının verilerin çapraz kontrolleri sonucunda tespit edildiği, bir kısmının ise daha detaylı bir inceleme ve araştırma gerektirdiği düşünülmektedir. Örneğin bir mükellefin BS formunda yer alan mal veya hizmet satışları, bir başka mükellefin mal veya hizmet alışını oluşturmaktadır. Buradaki bir tutarsızlık BA-BS karşılaştırması sonucunda kolayca ortaya konabilir. Keza bir kişinin banka hesabına kira geliri adı altında yatırılan, havale veya EFT olarak gelen paralar, kişinin gayrimenkul sermaye iradı beyannamesinde yer alan kira geliri ile karşılaştırılabilir. Bu kişi hiç beyanname vermediyse neden vermediğine ilişkin izaha davet edilebilir. Ancak bir mükellefin sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanılıp kullanmadığının tespiti o mükellef nezdinde olmasa bile bir incelemeyi gerektirmektedir. Ya da buna ilişkin veri, bilgi ve bulgular diğer mükellefler nezdinde yapılan incelemeler sonucunda ortaya çıkabilmektedir. Bir başka örnek ise bir mükellefin incelenmesi sırasında o mükellefin ortağı diğer bir kişi ya da şirkete kar dağıtımı yaptığının tespit edilmesi durumunda, diğer mükellefin iştirak kazançlarını ilgili hesapta gösterip göstermediğine ilişkin bir tespit yapılabilir.
Vergi Usul Kanununun 370'inci maddesi izaha davet için vergi incelemesine başlanılmadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce verginin ziyaa uğradığına delalet eden emareler bulunduğuna dair yetkili merciler tarafından yapılmış ön tespitler bulunmasını öngörmektedir. Maddede yetkili mercilere ilişkin bir açıklama bulunmadığı için Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde (Sıra No:482) yetkili merciin neresi olduğu açıklanmıştır. Tebliğe göre Gelir İdaresi Başkanlığı veya Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı bünyesinde kurulacak İzah Değerlendirme Komisyonları yetkili mercidir. Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde kurulan İzah Değerlendirme Komisyonları ilgisine göre vergi dairesi başkanlıkları ile defterdarlıklara bağlı olarak görev yapacaklardır. Vergi dairesi başkanlıklarında oluşturulacak komisyon, vergi dairesi başkanı veya grup müdürünün başkanlığında, vergi dairesi müdürlerinden veya müdürlerden, defterdarlıklarda oluşturulacak komisyon ise, defterdar veya defterdar yardımcısının başkanlığında, gelir müdürü ile vergi dairesi müdüründen olmak üzere toplam üç kişiden oluşacaktır. Vergi dairesi başkanlıkları bünyesinde birden fazla komisyon kurulmasının mümkün olduğu Tebliğde belirtilmektedir. Vergi Denetim Kurulu ise Başkanlık bünyesinde ve uygun gördüğü Grup Başkanlıklarında bir veya birden fazla İzah Değerlendirme Komisyonu kurabilecektir. Komisyon biri komisyon başkanı olmak üzere üç vergi müfettişinden oluşmaktadır. İzah Değerlendirme Komisyonları ilk aşamada kendisine intikal ettirilen bilgi, bulgu veya verilerden hareketle verginin ziyaa uğramış olabileceğine ilişkin maddede belirtilen ön tespitleri yapacaktır. Tebliğde ön tespit aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır. "Ön tespit, vergi kanunlarının verdiği yetki kapsamında vergi incelemesi yapmaya ve/veya mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişilerden bilgi toplamaya yetkili kılınanlar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak elde edilen bilgi, bulgu veya verilerin İzah Değerlendirme Komisyonuna intikal ettirilmesi neticesinde, mezkûr komisyon tarafından verginin ziyaa uğramış olabileceği ve mükellefin izaha davet edilebileceği yönünde yapılan tespiti ifade eder." Tanımdan da anlaşılacağı üzere söz konusu komisyonlara vergi incelemesine yapmaya veya Vergi Usul Kanununda bilgi toplamaya yetkili kılınan kişilerce doğrudan ya da dolaylı olarak elde edilen bilgi, bulgu veya verilerin intikali sağlanacak, komisyonlar ise bu bilgi, bulgu verileri değerlendirerek verginin ziyaa uğratılmış olabileceğine dair bir kanata varırsa, vergi ziyaına sebep olan mükellefi izaha davet edecektir. İzah Değerlendirme Komisyonlarına bilgi, belge veya veri sunabilecekler vergi incelemesine yetkili olanlar ve/veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişilerden bilgi toplamaya yetkili kılınanlardır. Vergi Usul Kanunu'nun 135'inci maddesine göre vergi incelemesine yetkili olanlar vergi müfettiş ve yardımcıları, ilin en büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri ve Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarından görev yapanlardır. Bilgi toplama Vergi Usul Kanunu'nun 148-152/A maddelerinde düzenlenmiştir. Bölümdeki düzenlemelere göre bilgi isteyecek kişiler Maliye Bakanlığı, vergi daireleri ve vergi inceleme elemanlarıdır. Belli aralıklarla ve devamlı bilgi isteme faaliyeti Maliye Bakanlığı ve vergi dairelerince yapılmaktadır. Genelde Bakanlık devamlı isteyeceği bilgiler için bir tebliğ yayımlamakta ve bu kapsamda düzenli bilgi istemektedir. Diğer taraftan Gelir İdaresi Başkanlığı ve vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş uluslararası anlaşmalarda yer alan bilgi değişimi hükümleri çerçevesinde diğer ülkelerden de bilgi isteyebilmektedirler. Bu kapsamda elde edilen bilgiler de İzah değerlendirme Komisyonlarına iletilebilecektir.
3. Pişmanlık Hükmü
Bilindiği üzere, 213 sayılı V.U.K.'nun Pişmanlık ve Islah başlıklı 371. maddesi, mükelleflere, emin olamadıkları ve beyan dışı bıraktıkları birtakım gelirlerini kendiliğinden Vergi Dairesine bildirmek suretiyle maddede yer alan hükümleri yerine getirmek şartıyla daha sonra başlarına gelebilecek cezai hükümlerden kurtulabilme imkanı getirmiştir.
Pişmanlık hükmünden yararlanabilmek için birtakım şartların bulunması gerekmektedir. Bunlardan en önemlisi mükellefin haber verdiği tarihten önce bir muhbir tarafından herhangi bir resmi makama dilekçe ile veya sözlü beyanı tutanakla belgelendirmek suretiyle ilgili husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması gerekmektedir. Bu haber verme dilekçesi veya tutanağın düzenlenmiş olması yetmemekte olup bunlar aynı zamanda resmi kayıtlara geçirilmiş olmalıdır.
Pişmanlıktan yararlanabilmenin ikinci şartı V.U.K.'nun 371. maddenin 2. bendinde yer almaktadır. Bu maddede; Haber verme dilekçesinin yetkili memurlar tarafından mükellef nezdinde herhangi bir vergi incelemesine başlandığı veya olayın takdir komisyonuna intikal ettirildiği günden evvel (kaçakçılık suçu teşkil eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce) verilmiş ve resmi kayıtlara geçirilmiş olması gerektiği belirtilmektedir.
Maddede sondan başa doğru gidersek haber verme dilekçesi(yani pişmanlık dilekçesi), bu durumun takdir komisyonuna intikal ettirildiği veya inceleme tutanağının imzalanması halinde önceki günden evvel verilmiş olması ve resmi kayıtlara geçirilmiş olması gerekmektedir. Örneğin pişmanlık dilekçesi ve ekte yer alan beyannameler 17.04.2006 tarihinde vergi dairesine verilmiş olsun. Eğer, mükellefin bildirdiği hususlara, takdir komisyonu 16.04.2006 tarihinde vakıf olduysa pişmanlık hükümlerinden faydalanılamaz. Bilgi, 18.04.2006 tarihinde takdir komisyonuna intikal etmişse pişmanlık hükümlerinden faydalanılır. Eğer aynı gün içinde hem takdir komisyonuna intikal ettirilmiş hem de pişmanlık dilekçesi verilmiş ise zaman bakımından önce olana bakılarak hareket edilir.
Bu maddede asıl açıklamak istediğim husus, haber verme dilekçesinin yetkili memurlar tarafından mükellef nezdinde herhangi bir vergi incelemesine başlandığı günden evvel verilmiş ve resmi kayıtlara geçirilmiş olması ifadesinden ne anlaşılması gerektiğidir.
4. Vergi İncelemesi
Türk vergi sisteminde vergi incelemesi Vergi Usul Kanunu'nun 134-141. maddelerinde yer alan hükümlere dayanılarak yapılmaktadır. Vergi incelemesi neticesinde tarh edilen vergiler ihbarname ile ilgililere tebliğ olunur. Tarh edilen vergiler ve kesilen cezalara karşı mükelleflerin yasal hakları ve izleyebileceği başvuru yolları mevcuttur. Bunlar vergi hatasının düzeltilmesini talep etme, vergi ve cezanın itirazsız ödenmesi, cezalarda indirim talep etme, uzlaşma ve dava açmadır.
Vergi incelemesi uzunca bir süre hem sizin, hem de şirket çalışanlarınızın, müşavirinizin hatta avukatlarınızın belli bir süre zamanını alır. Başlamasıyla birlikte mükellefin bir parçası haline gelen vergi incelemesinin son yapılan düzenlemelerle belirli sürelerle kısıtlanmış bulunması, bu stres ve sıkıntının 4-5 yıl sürmesini engelleyecek önemli gelişmeler, 31 Ekim 2011 tarihli ve 28101 sayılı Resmî Gazete ile Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin yayımlanmasıyla vergi incelemelerinin belirli kıstaslar kapsamında gerçekleşmesi sağlanarak sosyal devlet olmanın önemli bir yükümlülüğü olan mükelleflerin korunmasına yönelik önemli adımlar atılmıştır.
Uygulamada vergi incelemesi, inceleme yapılacak mükellef hakkında Vergi Denetim Kurulu tarafından tanzim edilen görevlendirme yazısının inceleme elemanına tevdi edilmesiyle başlayan, daha sonra, mükellefe incelemeye başlama tutanağına davet yazısının gönderilmesiyle mükellefin de inceleme sürecine dahil edilerek defter ve belgelerin ibraz edilmesi, inceleme esnasında inceleme elemanınca tespit edilen hususların karşılıklı müzakere edilmesi ve ilgili hususların yer aldığı vergi inceleme tutanağının düzenlenmesi ile devam eden ve tespit edilen hususlar çerçevesinde inceleme elemanın tanzim etmiş olduğu raporun, rapor değerlendirme komisyonunca incelendikten sonra vergi dairesine tevdi edilmesi ve vergi dairesince raporda önerilen tarhiyatları mükellef nezdinde tarh etmesi, mükellefin hakkında yapılan tarhiyat için uzlaşma müessesesini kullanması veya yargı yolunu tüketmesi sonrasında kesinleşen miktarın ödenmesi gereken aşamaya gelmesiyle sona eren bir süreçtir. Bu süreçte en önemli konu ise incelemenin ne zaman başlamış sayılacağının belirlenmiş olmasıdır.
Yönetmelik ile getirilen en önemli yeniliklerden biri de, Yönetmeliğin 9. maddesinin 2'nci fıkrasında belirtilen 'Vergi incelemesine, incelemeye tabi olan nezdinde düzenlenecek "İncelemeye Başlama Tutanağı" ile başlanır. Düzenlenen tutanağın bir örneği nezdinde inceleme yapılana teslim edilir. Tutanağın bir örneği vergi incelemesi yapmaya yetkili olanın bağlı bulunduğu inceleme ve denetim birimine, bir örneği ise mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine gönderilir.' hükmüdür. Aynı maddenin 3'üncü fıkrasında ise, 'İncelemeye başlama tarihi, mükellefin tutanağı imzaladığı tarihtir. Tutanakta mükellefin imzasının bulunmaması halinde tutanağın vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarih incelemeye başlama tarihi olarak kabul edilir; bu durumda incelemeye başlama tutanağının bir örneği ayrıca mükellefin bilinen adresine vergi dairesince gönderilir.' hükmü yer almaktadır.
Yönetmelikte, incelemeye başlama tutanağı imzalanmadan mükellef nezdinde incelemeye başlanılmış sayılmayacağı belirtilmiştir. Buna benzer olarak yukarıda belirttiğimiz gibi ihbarlı incelemeler hariç VUK'un 371'inci maddesinin pişmanlık hükümlerinde de rastlıyoruz. Buna göre vergi incelemesine başlanana kadar pişmanlık dilekçesinin verilmesi halinde bu madde hükümlerinden faydalanılabilecektir. O halde ilgili yönetmelik ve kanun maddelerini birlikte değerlendirdiğimizde, mükellef nezdinde vergi inceleme tutanağı düzenlenmediği sürece pişmanlık hükümlerinden faydalanılabileceği sonucu çıkmaktadır.
5. Sonuç
Devlet, gelirlerine bir an önce kavuşmak ve vergi toplama maliyetlerini düşürmek için çeşitli yöntemler geliştirmektedir. Bunlardan bir diğeri de VUK'un 370'inci maddesine eklenen izaha davet müessesesidir. İzaha davet için vergi incelemesine başlanılmadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce, verginin ziyaa uğradığına delalet eden emareler bulunduğuna dair yetkili merciler tarafından ön tespitler bulunmasını öngörmektedir. Maddede yetkili mercilere ilişkin bir açıklama bulunmadığı için Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde (Sıra No:482) yetkili merciin neresi olduğu açıklanmıştır. Tebliğe göre Gelir İdaresi Başkanlığı veya Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı bünyesinde kurulacak İzah Değerlendirme Komisyonları yetkili mercidir. Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde kurulan İzah Değerlendirme Komisyonları ilgisine göre vergi dairesi başkanlıkları ile defterdarlıklara bağlı olarak görev yapacaklardır. Vergi dairesi başkanlıklarında oluşturulacak komisyon, vergi dairesi başkanı veya grup müdürünün başkanlığında, vergi dairesi müdürlerinden veya müdürlerden, defterdarlıklarda oluşturulacak komisyon ise, defterdar veya defterdar yardımcısının başkanlığında, gelir müdürü ile vergi dairesi müdüründen olmak üzere toplam üç kişiden oluşacaktır. Vergi dairesi başkanlıkları bünyesinde birden fazla komisyon kurulmasının mümkün olduğu Tebliğde belirtilmektedir. Vergi Denetim Kurulu ise Başkanlık bünyesinde ve uygun gördüğü Grup Başkanlıklarında bir veya birden fazla İzah Değerlendirme Komisyonu kurabilecektir. Komisyon biri komisyon başkanı olmak üzere üç vergi müfettişinden oluşmaktadır. İzah Değerlendirme Komisyonları ilk aşamada kendisine intikal ettirilen bilgi, bulgu veya verilerden hareketle verginin ziyaa uğramış olabileceğine ilişkin maddede belirtilen ön tespitleri yapacağı Tebliğde belirtilmektedir. Bu Konuda asıl önemli olan, mükellefin yalnızca izaha davet edilmiş olmasının incelemenin başlangıcı sayılmaması ve mükellefin VUK'un 371. madde hükümlerinden faydalanmasıdır. Yani, mükellef bir telefonla ya da yazı ile idareye incelemeye veya izaha davet edildiğinde, ondan bir gün önce vergi dairesine gidip pişmanlık dilekçesini verdiğinde hükümlerden yararlanması gerektiği kanaatindeyim. Her ne kadar vergi idaresi bu durumu kabul etmek istemese bile, mahkemelerde mükellefin haklı görüleceğini düşünmekteyim. Bu düşüncemin oluşmasında da, 31 Ekim 2011 tarihli ve 28101 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 9. maddesinin 2'nci fıkrasında yer alan, ?Vergi incelemesine, incelemeye tabi olan nezdinde düzenlenecek İncelemeye Başlama Tutanağı ile başlanır.? hükmü etkili olmuştur.
Kaynakça
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
- 482 Nolu Vergi Usul Genel Tebliği
- 31 Ekim 2011 tarihli ve 28101 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
- Dr. Mehmet Ali ÖZYER-Açıklama ve Örneklerle Vergi Usul Kanunu Uygulaması-Maliye Hesap Uzmanları Derneği-2015
- Gelir Uzmanı Kemal ÇAĞLAR-Açıklamalı-İçtihatlı Vergi Usul Kanunu ve Yorumu-Adalet Yayınları-2. Baskı-2017
- Dr.Hayrullah Doğan YMM-Yüksel Yavuz YMM-Örneklerle Vergi İncelemeleri-Acar Basım-2016
- Eski Baş Hesap Uzmanı C. Murat ARSLAN-Buyurun İzaha-Vergi Dünyası 2017 Eylül sayı 433
- 9 Ağustos 2016 tarihli ve 29796 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
---------o---------