MDERGI/8766A.044
(Temmuz 2017 Sayı 163)
ANONİM ŞİRKETİN GENEL KURUL KARARIYLA KENDİ PAYLARINI İKTİSAP ETMESİ
VEYA REHİN ALMASININ KOŞULLARI İLE OLUMLU VE OLUMSUZ YANLARI
İbrahim APALI
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Özet
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunundaki yeniliklerden biri de 6762 sayılı önceki Ticaret Kanunumuzda yasak olan, şirketin kendi paylarını iktisap etmesi sınırlı olarak serbest bırakılmıştır. Anonim şirketlerin kendi paylarını iktisap edebilmesine ilişkin kanun düzenlemesinin kaynağı AET'nin 77/91/EEC sayılı Anonim Şirketlerin Kuruluşuna ve Sermayenin Korunmasına ilişkin 2. Yönergesidir. Bu yönergenin 18-24a maddelerinde anonim şirketlerin kendi paylarını iktisap edebilmesi ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Avrupa Birliği kanunlarına 2006 yılından öncelerde girmiş olan kanun bizde ancak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile yasallaşmıştır. Anonim şirketlerin genel kurul kararı ile, esas veya çıkarılmış sermayelerinin en az onda biri oranında paylarını iktisap edebilecekleri öngörülmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile bir yenilik olarak getirilen anonim şirketin genel kurul kararı ile kendi paylarını iktisap ve rehin olarak kabul etmesinin koşulları ve şirketlerin kendi paylarını iktisap etmesinin olumlu ve olumsuz yönleri çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır (TTK 379-389).
Anahtar Kelimeler: Anonim şirket, pay, genel kurul kararı, anonim şirketin kendi paylarını iktisap etmesi ve rehin alması.
1. Giriş
6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanununun 379. ilâ 389. maddeleri arasında anonim şirketlerinin kendi paylarını iktisap edebilmesi ve şartları düzenlenmektedir. Yeni Türk Ticaret Kanunu, anonim şirketin kendi paylarını iktisap etmesi ve rehin alması konusunda önemli yenilikler getirmiştir. Bu Kanunda, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer alan anonim şirketin kendi paylarını iktisap etmesi yasağı yumuşatılmıştır. İlke olarak, anonim şirketin genel kurul kararı ile serbest malvarlığından ve karşılık yedek akçe oluşturması kaydıyla, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşmayacak şekilde kendi paylarını ivazlı olarak iktisap edebileceği veya rehin alabileceği kabul edilmiştir. Böylece 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile, Avrupa Birliği Kendi Payını Rehin Alması (77/91 nolu İkinci Şirketler Yönergesinin 2006/68 nolu Yönerge ile yapılan değişiklik öncesindeki düzenlemeleri), Alman ve İsviçre hukuklarındaki düzenlemelerle uyum sağlanmıştır. Yeni Ticaret Kanunu anonim şirketin genel kurul kararı ile kendi paylarını iktisap etmesinde, sınırlı serbestlik getirmiştir. Bu iktisabın koşulları, sınırları, istisnai halleri, aykırılığın yaptırımı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Kanunun 379. maddesinde, anonim şirketin kendi paylarını esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşmamak kaydıyla ivazlı olarak iktisap ve rehin olarak kabul etmesinin koşulları düzenlenmiştir. 379. maddenin istisnaları 381. ve 382. maddelerinde yer almaktadır. Kanunun 381. maddesinde "yakın ve ciddi bir kaybın önlenmesi" için yönetim kurulunun genel kurulun yetkilendirmesi olmaksızın şirketin paylarını iktisap edebileceği, bu iktisapla ilgili ilk genel kurulda ayrıntılı bilgi vermesi gerektiği düzenlenmiştir. Kanunun 382. maddesinde şirketin kendi paylarını iktisap veya rehin olarak kabul etmesinin istisnaları beş fıkra halinde sayılmıştır.
Kanunun 380. maddesinde şirketin payını iktisap etmesinde kanuna karşı hile oluşturacak haller düzenlenmiştir. 383. madde ivazsız iktisabı, 384. madde şirketin iktisap ettiği payları elden çıkarmasını, 385. madde ise aykırı iktisap halinde elden çıkarmayı düzenlemektedir. Çalışmamızın konusunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile bir yenilik olarak getirilen anonim şirketin genel kurul kararı ile kendi paylarını iktisap ve rehin olarak kabul etmesinin koşulları ve bu iktisabın olumlu ve olumsuz yönleri ele alınmaktadır (TTK 379).
2. Anonim Şirketlerde Pay
Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız malvarlığı ile sorumlu bulunan sermaye şirketidir (TTK 329). Anonim şirketlerde pay ve pay senetleri teknik bir kavram olup anonim şirket hukukunun odak noktasıdır. Anonim ortaklıklardaki pay ortakların sermaye katılımını ifade etse de adi, kolektif, komandit şirketlerdeki katılım payından farklıdır. Bu farklılıklar esas itibariyle oransallık ilkesi, devir şartları ve hükümleri kar ve zarara katılma gibi konularda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca yeni TTK'nunda Limited şirketlerde esas sermayenin paylara bölünmüş ve payın nama yazılı pay senedine bağlanmış olması esası benimsenmiş olmasına rağmen bu pay Anonim Şirketi payına ne özdeş kılar ne de yaklaştırır.
Esas itibariyle pay anonim şirketin kuruluşunda esas sözleşmenin veya sermaye artırımında, arttırılan sermayenin ticaret siciline tescil edilmesi ile doğar. Payın ve buna bağlı hakların tedavülünü kolaylaştırmak için pay senede bağlanır. 6762 sayılı eski TTK'nunda yasada Anonim ortaklığın pay senedi çıkarmasını zorunlu kılan yasal bir hüküm yok iken 6102 sayılı TTK nunu ile bu boşluk doldurulmuştur.
Pay senetleri nama yazılı ve hamiline yazı olarak çıkarılabilir. Emre yazılı pay senedi kanunen çıkarılamaz. TTK'nun 486. maddesi hükümlerine göre hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılması zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca ilmühaberlere nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümlerin uygulanması öngörülerek kapsamlı bir hükme yer verilmiştir.
Pay senetlerinin kendine özgü şekil şartları vardır. Bu kapsamda pay senetlerinin, şirketin ünvanını, sermaye tutarını, kuruluş tarihini, bu tarihteki sermaye tutarını, çıkartılan pay senedinin tertibini, bunun tescil tarihini, senedin türünü ve itibari değerini, kaç payı içerdiğini belirtmesi ve şirket adına baskı şeklinde imzanın delikli olması veya sahtekarlığı engelleyici diğer güvenlik önlemlerinin uygulanması gerekir. Bu durum sadece kapalı şirketlere özgüdür. Çünkü halka açık olanlar hakkında SPK kanun hükümleri uygulanır.
Ortaklık hakkını içeren belge olarak Pay, kendisinden doğan hak ve borçların kaynağını teşkil eder. Pay senetleri kıymetli evrak niteliğindedir. Sermaye Piyasası aracı olarak kullanılabilir. Pay senetleri rehin edilebilir.
Anonim şirketin payını rehin alması ise, Medeni Kanunun 955. ve 956. maddeleri çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Pay senedine bağlanmamış payın rehni için yazılı rehin sözleşmesi yapılmalıdır (MK 955). Hamiline yazılı pay senetlerinin rehni, senedin rehin alacaklısına teslimi yoluyla gerçekleşir. Alacaklı veya rehneden, rehni borçluya ihbar etmelidir. Nama yazılı pay senetleri ise, ciro veya yazılı devir beyanı ve senedin teslimi ile rehin edilebilirler.
A- Şirketin Paylarını İktisap Etmesinin Koşulları
Şirketin paylarını iktisap etmesi, şirketle pay sahibi arasında yapılan bir devir sözleşmesi neticesinde gerçekleşir. Şirket, iktisap edeceği payın bedelini pay sahibine öder. İktisap işlemi, şirket ile pay sahipleri arasında gerçekleşecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda, anonim şirketin kendi paylarını iktisap etmesi kural olarak yasaktır. Şirketin kendi paylarını iktisap etmesine izin verilen haller, genel kurul kararı ile iktisap (TTK 379), yakın ve ciddi bir kaybın önlenmesi amacıyla iktisap (TTK 381), istisnai hallerde iktisap (TTK 382) ve ivazsız iktisap (TTK 383) olarak sıralanabilir. TTK nun 379. maddesinde düzenlenen şirketin genel kurul kararı ile kendi paylarını iktisap etmesinin sınırı ve koşulları belirlenmiştir.
Buna göre;
1. Şirketin İktisap Edebileceği Paylarının Yasal Sınırı (1/10'luk Sınır):
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 379. maddesinin birinci fıkrası şöyledir: "Bir şirket kendi paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem sonunda aşacak miktarda, ivazlı olarak iktisap ve rehin olarak kabul edemez. Bu hüküm, bir üçüncü kişinin kendi adına, ancak şirket hesabına iktisap veya rehin olarak kabul ettiği paylar için de geçerlidir."
Kanunda şirketin ivazlı olarak iktisap edebileceği paylara, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda biri oranında üst sınır getirilmiştir. Şirketin serbest malvarlığı ne kadar fazla olursa olsun, şirketin genel kurul kararı ile iktisap edebileceği kendi paylarının itibari değerlerinin toplamı, en fazla esas veya çıkarılmış sermayesinin onda biri oranına karşılık gelen miktar kadar olabilir. Bu miktarı aşan iktisaplar, yasaklanmıştır.
Türk hukukunda da, kendi paylarını iktisap etmek isteyen anonim şirketlerin, genel kurul kararında yönetim kurulunu en fazla esas veya çıkarılmış sermayenin onda birini iktisap etme hususunda yetkilendirilebileceği düzenlenmiştir (TTK 379/1). Buradaki onda birlik sınır, bir pay sahibinden alınacak pay oranı değil, şirketin iktisap edebileceği payların itibari değerlerinin toplamının esas veya çıkarılmış sermayeye oranıdır.
Şirketin elinde bulunan kendine ait payların ivazlı, ivazsız, hukuka uygun veya aykırı iktisap edilmiş olmasının bir önemi yoktur. Sonuç olarak, genel kurul daha düşük bir oran belirlememişse, şirketin en fazla esas veya çıkarılmış sermayesinin onda biri oranında kendi payını elinde bulundurabilir.
Örneğin şirket külli halefiyet yoluyla esas sermayenin % 8'i oranında kendi payını iktisap etmişse, genel kurul kararı ile sadece % 2'si oranında pay iktisap edebilir. Çünkü iktisap edilecek payların miktarı belirlenirken, hangi yoldan iktisap edilmiş olursa olsun tüm paylar toplamı esas alınmalıdır. Ancak, şirket % 2 oranında payı genel kurul kararı ile iktisap etmişse, daha sonra külli halefiyet yoluyla elde edeceği payların miktarı % 8 değildir. İstisnai hal olan külli halefiyette onda birlik yasal sınır uygulanmaz. Bu durumda şirket, kendi paylarının onda birini aşan kısmını 3 yıl içinde elden çıkarmak zorundadır (TTK 384).
Yine şirket genel kurul kararına dayanarak %10 oranında pay iktisap etmiş ve daha sonra bunların % 3'ünü satmış olabilir. Bu durumda şirketin elinde esas sermayesinin % 7'si oranında kendi payı bulunmaktadır. Şirket yeni bir genel kurul kararı alıp, yönetim kurulunu %10 oranda pay iktisap etmesi konusunda yetkilendirse bile, yönetim kurulunun iktisap edebileceği pay oranı % 3' tür.
Şirketin iktisap ettiği payları, yasal sınır olan esas veya çıkarılmış sermayenin onda birlik kısmını aşmışsa, aşan kısmın derhal elden çıkarılması gerekir. Yine geçerli bir genel kurul kararı olmaksızın veya genel kurulda belirtilen talimatlara aykırı iktisap edilen paylar, iktisap bedelinin bağlı malvarlığından ödendiği paylar veya pay bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar da bir an önce elden çıkarılmalıdır (TTK 385).
Kanunun 385. maddesinde, 379 ilâ 381'inci maddelere aykırı şekilde iktisap edilen veya rehin alınan payların, altı ay içinde elden çıkarılması veya üzerindeki rehnin kaldırılması gerektiği belirtilmiştir. Yine Kanunun 386. maddesinde de, 384 ve 385'inci maddeler uyarınca elden çıkarılamayan payların, sermaye azaltılması yoluyla hemen yok edilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yönetim kurulu altı aylık süre içinde bu payları satmalı, bu mümkün değilse itfa etmelidir. Bu süre, aykırı iktisap tarihinden başlar. Bu hallerde yönetim kurulunun satış için genel kurul tarafından yetkilendirilmesine gerek yoktur.
2. Genel Kurul Kararı:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 379. maddesinin ikinci fıkrasında, anonim şirketin kendi paylarını iktisap edebilmesi için, öncelikle bu yönde bir genel kurul kararı alınması gerektiği düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda, genel kurulun şirketin kendi paylarını edinmesi kararını alacağı, yönetim kurulunun genel kurul kararı olmaksızın pay iktisap edemeyeceği düzenlenmiştir (TTK 379/2). Böylece, genel kurul ile yönetim kurulunun yetki sınırı belirlenmiştir. Bu düzenleme, kar payı dağıtılması, sermaye azaltılması veya artırılması gibi konularda genel kurulun yetkili olmasına ilişkin düzenlemelerle uyumludur.
Şirketin kendi paylarını iktisap etmesi kararı, olağan genel kurul veya olağanüstü genel kurul toplantısında alınabilir. Bu kararın alınması için, olağan toplantı ve karar alma yeter sayılarının sağlanması yeterlidir (TTK 418).
Şirketin kendi paylarını iktisap etmesine ilişkin genel kurul kararında, bu işlemi gerçekleştirmesi için yönetim kurulunun yetkilendirilmesi gerekir. Aynı genel kurul kararı içinde yönetim kuruluna hem payları satın alma, hem de satma yetkisi verilmesi mümkündür. Yönetim kurulu genel kurul kararı olmaksızın, şirketin paylarını iktisap edemez. Genel kurul kararı olmaksızın yapılan bir iktisap, sonradan genel kurul kararı alınarak geçerli hale getirilemez.
Genel kurul kararında yönetim kurulunun hangi oranda pay iktisap edebileceğini belirlemelidir. Bu yetkilendirme de üst sınır onda birlik yasal sınırdır. Ancak genel kurul isterse yönetim kuruluna daha az oranda pay iktisap etme yetkisi verebilir. Genel kurul kararında yetkilendirme süresi, iktisap veya rehin olacak payların toplam itibari değerleri, paylara ödenecek bedelin alt ve üst sınırı belirtilmelidir (TTK 379/2).
Genel kurul kararı ile verilen yetki süresi ve sınırı, yeni bir genel kurul kararı ile azaltılıp, artırılabilir veya ortadan kaldırılabilir. Tüm bu işlemlerin onda birlik yasal sınır içinde olması gerekmektedir.
Genel kurul kararında şirketin paylarını iktisap etme amacının belirtilmesine gerek yoktur. Genel kurulun yönetim kurulunu payların iktisabı konusunda yetkilendirmesi yeterli ve gereklidir. Böylece yönetim kuruluna payların iktisabında daha geniş bir takdir yetkisi verilir.
Genel kurul, isterse yetkilendirmesinde bazı talimatlar vererek yönetim kurulunun yetkisini sınırlandırabilir. Bu talimatlara, pay alımının açık teklif usulüyle yapılması gerektiği, payların şirketin bünyesinde tutulacağı en uzun zaman diliminin belirlenmesi örnek gösterilebilir. Ancak bu talimatlar, yönetim kurulunun yetkisini kullanmasını aşırı zorlaştırmamalı veya belli bir payı tarif etmemelidir. Genel kurul kararında, yönetim kurulunun şirketin paylarını iktisap etmesi için yetkilendirildiği süre belirtilmelidir. Genel kurul, yönetim kurulunu en fazla beş yıllık süre ile yetkilendirebilir. Kararda yetkinin süresi kesin bir tarih (örneğin 21.4.2016'ya kadar) veya bir zaman aralığı (örneğin genel kurul tarihinden itibaren 4 ay veya 4 yıl) olarak gösterilmelidir. Yetkilendirmede, payın iktisabı için belli bir süre kararlaştırılmazsa, en yüksek süre olan beş yıl yetkilendirme süresi olarak kabul edilmez. Sürenin belirtilmediği yönetim kurulun yetkilendirmesine ilişkin genel kurul kararı geçersizdir. Yetkilendirme süresi olarak öngörülen beş yıllık süre azami süredir. Genel kurul isterse bu süreyi azaltabilir. Beş yıllık sürenin dolması durumunda, genel kurulun tekrar bir karar alması gerekir. Genel kurulun zincirleme olarak (birçok kere) yönetim kuruluna bu konuda yetki vermesi mümkündür. Ancak, genel kurulda otomatik olarak yönetim kurulunun yetkisinin yenileceği kararlaştırılamaz. Bu süre, şirketin yönetim kurulunu denetim altında tutmasına hizmet eder. Beş yıllık süre, sadece payların iktisap edilmesi için öngörülen süredir. İktisap edilen payların yasal sınır içinde kalan kısmının elden çıkarılması bu süreye veya herhangi bir süreye tabi değildir.
Kanunun 379. maddesinin ikinci fıkrasında "... İktisap veya rehin olarak kabul edilecek payların itibari değer sayıları belirtilerek toplam itibari değerleriyle söz konusu edilecek paylara ödenebilecek bedelin alt ve üst sınırı gösterilir..." ifadesi bulunmaktadır.
Genel kurul yetkilendirme kararında, sadece iktisap edilecek payların oranı değil, aynı zamanda bu paylara ödenecek en çok ve en az değer karşılıkları, payların itibari bedelleri toplamı belirlenmelidir. Yönetim kurulu, iktisabı bu sınırlar çerçevesinde yapabilir. Bu genel kurul kararının geçerliliğini etkileyen unsurlardan biridir. İktisap edilecek payların toplam itibari değerlerini ve paylara ödenecek alt ve üst bedelleri göstermeyen genel kurul kararı geçersizdir. Paya ödenecek bedel, önceden kesin olarak belirlenemez. Somut olayın özellikleri ve şirket borsaya kote ise, iktisap anındaki borsa fiyatı, bu bedeli belirler. Bu nedenle yönetim kuruluna verilen yetkide üst fiyat aralığı olarak, payın iktisap edileceği tarihteki kur fiyatı veya ortalama kur fiyatı, satın alma günü borsa fiyatının belli bir oranına kadar (örneğin %10'u) aşılması şeklinde yetki verilebilir. Genel kurul kararında haklı bir sebebin varlığı halinde öngörülen bedelden daha yüksek bedel ödenebileceği de kararlaştırılabilir.
Genel kurulda ödenecek en düşük bedelin de kararlaştırılması gerekir. Ancak kanunda öngörülen bu koşulun yerine getirilmesi için, payın asgari itibari değeri, en düşük alım fiyatı olarak kararlaştırabilir (TTK 476).
En yüksek ve en düşük değerin belirtilmesi, yönetim kurulunun denetimsiz bırakılmamasına hizmet eder. Böylece, şirketin alacaklıları ve gelecekteki yatırımcıların korunması ve yönetim kurulunun şirketin serbest malvarlığını harcarken sınırsız davranmaması sağlanır. Bu bedeller belirlenirken çok geniş fiyat aralıklarının öngörülmemesi, payın rayiç değerinin esas alınarak alt ve üst bedellerin ödenmesinin kararlaştırılması yerindedir.
Kanunun 379. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi şu şekildedir: "Her izin talebinde yönetim kurulu kanuni şartların gerçekleştiğini belirtir." Bu hüküm ile, yönetim kuruluna şirketin paylarını iktisap edebilmesi için gerekli koşulların oluşup oluşmadığını inceleme ve bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Bu maddenin gerekçesinde, yönetim kurulunun her izin talebinde gerekli kanunî şartların mevcut olduğunu, özellikle hisse senetlerinin bedellerinin karşılanacağı kaynağın durumunun hükmün üçüncü fıkrasındaki hesaba uygun bulunduğunu açıklaması ve kanıtlaması gerektiği belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 381. maddesinin ikinci fıkrasında da yönetim kurulunun ivazsız iktisap sonrası ilk genel kurulda bilgi verme yükümlülüğü düzenlenmiştir (TTK 381/2). Yönetim kurulunun genel kurula bilgi vermesi; Yönetim kurulu, yakın ve ciddi kayıptan korunmak amacıyla şirketin hisselerini iktisap ettiğini, ilk toplanacak genel kurulda;
a) İktisabın sebep ve amacı,
b) İktisap edilen payların sayıları, itibari değerlerinin toplamı ve sermayenin ne kadarını temsil ettiği,
c) Bedel ve ödeme şartları,
hakkında yazılı bilgi verir (TTK m.381/2). Yönetim kurulu bu suretle iktisap edilen hisseler hakkında genel kurula yazılı bilgi vermemesi durumunda, pay sahiplerinin talebi üzerine genel kurula söz konusu bilgileri vermekle yükümlüdür. Bu düzenleme şirketin kendi paylarını iktisabına ilişkin kurallara ve yabancı mevzuata uygundur.
3. İktisap Edilecek Payların Bedelleri Düşüldükten Sonra, Kalan Şirket Net Aktifi nin, En Az Esas veya Çıkarılmış Sermaye ile Kanun ve Esas Sözleşme Uyarınca Dağıtılmasına İzin Verilmeyen Yedek Akçelerin Toplamı Kadar Olması:
İktisabın üçüncü koşulu, Türk Ticaret Kanununun 379. maddesinin üçüncü fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir: "...iktisap edilecek payların bedelleri düşüldükten sonra, kalan şirket net aktifi, en az esas sermaye veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve ana sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı kadar olmalıdır." Bu hüküm, şirketin payını iktisap edebilmesi için, iktisap anında malvarlığının bulunması gereken durumu göstermektedir. Şirketin paylarını iktisap edebilmesi için, şirketin iktisap edeceği pay bedelleri, şirketin malvarlığından düşülmelidir. Bu bedel düşüldükten sonra, şirketin net aktifi en az, şirketin esas veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve ana sözleşme gereğince dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı kadar olmalıdır.
Şirketin iktisap edebileceği paylarının hesaplanması için, öncelikle esas veya çıkarılmış sermayesinin ve kanuni yedek akçelerinin tespit edilmesi gerekir.
Anonim şirketlerde esas sermaye, tamamı esas sözleşmede taahhüt edilmiş bulunan en az elli bin lira olan sermayedir (TTK 332/1). Yönetim kurulunun artırabileceği tavan miktarın belirlendiği kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş halka açık olmayan anonim şirketlerde başlangıç sermayesi olarak en az yüz bin lira belirlenebilir (TTK 332/1). Çıkarılmış sermaye ise, kayıtlı sermaye sistemini benimsemiş şirketlerde, çıkarılmış paylarının tümünün toplam değeridir (TTK 332/2). Şirketin sermayesi, sermaye azaltılması (TTK 473-475) ve sermaye artırımı (TTK 456-472) ile değişir. Yedek akçeler, kanuni yedek akçeler ve şirketin isteğiyle ayırdığı yedek akçeler olarak ikiye ayrılır. Kanuni yedek akçeler, 519. maddede düzenlenen genel kanuni yedek akçe ve şirketin kendi iktisap ettiği pay senetleri için ayrılan yedek akçe ve değerleme fonlarıdır (TTK 520). İsteğe bağlı ayrılan yedek akçeler ise, ana sözleşme ile öngörülen yedek akçeler (TTK 521) ile çalışanlar ve işçiler lehine yardım akçesi (TTK 522) olarak sıralanabilir.
Şirketin esas ve çıkarılmış sermayesi ile kanuni yedek akçeler ve ana sözleşme ile öngörülen yedek akçelerden oluşan bölümü bağlı malvarlığını oluşturur. Bağlı malvarlığının kullanılması, pay sahiplerine sermaye iadesi yapılması sonucunu doğurur. Bu nedenle sermayenin bu kısmı harcanamaz.
Şirketin payını iktisap edebilmesi için serbest malvarlığının bulunması gerekir. Bunlar şirketin karı ile kanunen veya ana sözleşme ile belli bir amaca özgülenmemiş serbest yedek akçelerden oluşur.
Payların iktisap edilebilmesi için, iktisap anında serbest malvarlığı yeterli olmalıdır. Kanunda açıkça, iktisap edilecek payların bedelleri düşüldükten sonra, kalan şirket net aktifi, en az esas veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve esas sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı kadar olması gerektiği belirtilmiştir. Net aktif, şirketin esas veya çıkarılmış sermayesini aşan kısımdır. Ancak şirket, net aktifinin tümünü pay iktisabında kullanamaz. Şirketin paylarına ödeyeceği bedel çıkarıldıktan sonra net aktifi kalmalıdır. Payların iktisabında esas sermaye miktarı ve kanunen veya esas sözleşme ile zorunlu tutulan yedek akçeler azaltılmamalı ve iktisap edilen pay miktarı kadar yedek akçe ayrılmalıdır. Örneğin iktisap anında, şirketin esas sermayesi 50.000 TL, kanuni veya sözleşmesel yedek akçeler toplamı 20.000 TL, şirketin iktisap etmeyi düşündüğü payların bedeli toplamı 5.000 TL ise şirketin bu payları iktisap edebilmesi için net aktifinin en az 75.000 TL olması gerekir.
Şirketin serbest malvarlığı yeterli olsa dahi, iktisap edilecek paylar yasal sınırı aşamaz. Şirket, iktisap anındaki esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birinden fazla pay iktisap edilemez. Örneğin esas sermayesi 200.000 TL olan şirketin, kanuni ve sözleşmesel yedek akçeler toplamı 40.000 TL, serbest malvarlığı 50.000 TL ise, iktisap edebileceği kendi payı en fazla 20.000 TL karşılığı paydır.
Uzun süreye yayılan pay iktisaplarında, her payın iktisap anı esas alınarak bu değerlendirme yapılır. Bu hesaplama, şirketin payını iktisap edeceği andaki bilanço durumuna göre yapılmalıdır. Yönetim kurulu, iktisap anına en yakın tarihi gösteren bir ara bilanço çıkarmalı ve bu bilançodaki rakamlara göre iktisap edeceği payları hesaplamalıdır.
4. Payların Bedellerinin Tamamen Ödenmiş Olması Zorunluluğu:
Şirketin genel kurul kararı ile kendi paylarını iktisap edebilmesinin son koşulu, iktisap edilecek payların bedellerinin tamamen ödenmiş olmasıdır (TTK 379/4). Ödeme hem taahhüt edilen sermaye miktarını hem de varsa payın itibari değerini aşan primini kapsamalıdır (TTK 480/1). Pay bedellerinin tamamen ödenmiş olması koşulu, sermayenin korunması ilkesinin bir yansımasıdır. Böylece şirketin hem alacaklı hem borçlu olmaması önlenir (TTK 388).
Tüm bu sınırlamaların ve şartların nedeni, şirketin bağlı malvarlığının (esas veya çıkarılmış sermaye ile kanunen veya ana sözleşme ile ayrılması zorunlu yedek akçeler toplamı) harcanmasının ve sermaye iadesi yapılmasının önlenmesidir (TTK 480/3).
B- Şirketlerin Kendi Paylarını İktisap ve Rehin Etmelerinin Olumsuz Etkileri
Anonim şirketin kendi hisselerini iktisap etmesi, şirketin malvarlığını zayıflatır ve eritir. Bu da en azından şirket alacaklılarının lehine bir "garanti miktar"ının şirketin net malvarlığı olarak aşınmadan korunması ilkesini ihlal eder. Ayrıca, kendi hisselerinin şirket tarafından iktisap edilmesi likiditesini de zayıflatır.Şirketin kendi hisselerini devralması, yasada açıkça öngörülen kar dağıtımı ve sermayenin azaltılması gibi hallerin dışında, şirketin malvarlığının dağıtılması sonucuna götürür. Bu da kanunen alacaklıların korunması ilkesi nedeniyle yasaklanmış olan "sermayenin iadesi" anlamını ifade eder.
Bir anonim şirketin hisseleri, malvarlığındaki mevcut olan hisseden başka bir şeyi canlandırmaz ve temsil etmezler, dolayısıyla şirket kendi hisselerini iktisap ettiğinde gerçek bir değer elde etmiş olmaz, çünkü o değerler zaten kendi malvarlığında bulunmaktadır. Bu nedenle, bir anonim şirketin hisseleri kendi mülkiyetinde bulunduğu sürece, "değersiz karşılık" teşkil eder. Gerçi bu hisselerin sonradan şirket tarafından satılması bu olumsuz durumu bertaraf edebilirse de, şirketin kendi hisseleri şirkette bulunduğu sürece şirket, satılmama rizikosunu taşımaktadır. Buna karşın, borca batık olma sebebiyle şirketin iflas etmesi halinde, şirketin kendi değerleri "tamamen değersiz" olarak kabul edilmektedir. Ayrıca kendi hisselerinin iktisabı şirket işlerinin kötü gidişatında da bir kaldıraç etkisi ile çok tesirli bir riziko yükselmesine sebep olur. Şirketin zararları sadece işletmeyi değil, aksine bu hisselerin sahibi olarak bizzat şirketi de olumsuz yönde etkiler, çünkü şirketin sahibi olduğu kendi hisseleri aynı zamanda değer kaybına sebep olmakta, bilançoyu olumsuz olarak etkilemekte ve şirketin bozuk mali durumunu daha da kötüleştirmektedir. Bu durum, iki yönlü bir etki yapmakta ve hisselerin değerinin düşmesini, aşınmasını hızlandırmaktadır. Anonim şirketin kendi paylarının edinmesine ilişkin bu hükümler, aynı zamanda uygun düştüğü ölçüde, payların rehin olarak kabul edilmesi halinde de uygulanır.
Şirketin kendi hisselerini iktisap veya rehin olarak kabul etmesinin somut tehlikeleri şunlardır;
' Şirketin kendi hisselerini esas veya çıkarılmış sermayesinin aleyhine olarak iktisap etmesi, sermayenin iade edilmesi yasağını ihlal eder.
' Kendi hisselerini iktisap nedeniyle şirket zarar ederse, hisselerin değeri düşer ve bu daha büyük zararlara yol açar. Şöyle ki, şirketin yapacağı yaptırımlar iktisap ettiği kendi hisseleri kapsamında verimsiz kalır ve kar payı dağıtamamasıyla sonuçlanır.
' Kendi hisselerinin iktisabı, borsada hisse senetlerinin değerinin manüple edilmesi tehlikesini de beraberinde getirir.
' Şirketin münferit pay sahiplerinden hisselerini satın alması, rizikoya katılmayı ortadan kaldırdığı gibi, tüm pay sahiplerine eşit işlem yapılması kuralını da ihlal etmiş olur.
' Yönetim kurulu, şirkete ait olan hisselere bağlı olan oy hakkını kullanırsa, yönetimde bir güç konzentrasyonuna(yoğunlaşmasına) ve rizikosuz etkili olma durumuna neden olur. Diğer yandan, eğer söz konusu hisselere bağlı olan oy hakkı kullanılmayacaksa, bu durumda da genel kurulun boş, yani payın sahipsiz kalmasına sebep olur.
Yukarıda sayılan bu tehlikeler, yeni kanunda, şirketin kendi hisselerini iktisap veya rehin olarak kabul etmesini yasaklamak suretiyle önlemek istenilmektedir. Belirtmek gerekir ki, AET'nin şirketlere ilişkin 77/91 sayılı ikinci yönergesini hukukumuza yansıtan, yeni Ticaret Kanununun 379-387. maddeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde bir reform niteliğindedir. Şirketin kendi hisselerini iktisap veya rehin olarak kabul etmemesiyle ilgili hükümlerin içeriği ve istisnaları daha da önemlisi TTK'daki yeni 340. madde hükmü dikkate alındığında, bu bir "emredici kural"dır.
C- Şirketlerin Kendi Paylarını İktisap ve Rehin Etmelerinin Olumlu Etkileri
Anonim şirketlerin kendi payları geri edinmesinin tehlikelerinin yanı sıra birçok faydası da vardır. Geri edinmenin şirkete sağladığı yararlar nedeniyle önce Amerikan hukukunda ve daha sonra AB ve üye devletler hukukunda benimsenmiştir. Şirketin kendi paylarını iktisap etmesinin faydalarını kısaca başlıklar halinde şöyle sıralayabiliriz.
1. Likidite Fazlası Uygun Şekilde Kullanma Olanağı Verir:
Şirketlerin sermayeleri ve sermaye gereksinimleri sabit kalmamakta zaman içerisinde değişik sebeplerden dolayı artmakta veya azalmaktadır. Yönetim kurulunun yapacağı finansal plan, şirketin yükümlülüklerini zamanında yerine getirebildiği gibi, aynı zamanda kar ve verimlilik hedefine ulaşmasına da hizmet etmelidir. Şirketin işletme alanı daraldığında veya karlı yatırım alternatifleri iyi bilinmediği ya da çok riskli olduğu takdirde, likidite fazlasının, şirketin kendi paylarının iktisabında kullanılarak değerlendirilebilir. Likidite fazlası şekilde değerlendirildiğinde, şirket edindiği payları daha sonra karlı bir şekilde satarak finansman aracı kullanabilir ve pay sahipleri, geri edinme sebebiyle yükselen borsa kurundan fayda sağlama imkanını elde edebilirler.Böylece, şirketin kendi paylarını geri edinme kurumu şirkete, likidite fazlasını kanunda öngörülen sürelerden önce ve belirtilen koşullara bağımlı olmaksızın dağıtma olanağını da vermektedir.
2. Kâr Payı Dağıtımına Alternatif Olabilir:
Şirketin likidite fazlasını pay sahiplerine bir defalık yüksek oranda kar payı olarak dağıtması yerine, kendi paylarını iktisap etmek suretiyle değerlendirmesi, vergiye ilişkin birtakım avantajlar sağlayacağı gibi, yıllık kar payı dağıtım miktarı dengesinin korunmasına da yardımcı olur. Dolayısıyla, anonim şirketin kendi paylarını satın alması temettü(kar payı) dağıtımının alternatifi olarak kullanılabilir. Çünkü şirketin edindiği paylara ilişkin haklar donacağından, şirketin dağıtacağı kar payının bölüneceği pay sayısı azalır ve ortaklar daha fazla kar payı alır.
Bu durumu bir örnekle şöyle açıklayabiliriz:
(X) anonim şirketinin sermayesi 300.000 TL olup, 1 payın itibari değeri 1 TL dir ve sermaye 300.000 adet paya bölünmüştür. Şirketin 2012 yılında elde ettiği net dönem karı 60.000 TL dir.
Bu durumda;
Pay başına düşen gelir = net dönem karı/pay sayısı = 60.000/300.000 = 20 kr.
X AŞ, 300.000 adet payın %10'u olan 30.000 adet payını satın almış ve pay sayısı 270.000 adede indikten sonra,
Pay başına düşen gelir = Net dönem karı/Pay sayısı = 60.000/270.000 = 22.2 kr.
Şirketin kendi payını geri edinmesinden sonra her paya 2.2 kr daha fazla kar payı isabet edecektir.
Ayrıca, şirketin kendi payları geri edinme serbestisi, pay sahipleri açısından, paylarını elden çıkarma zamanını seçme ve karını realize etme imkânı da verir.
3. Hissenin Senedinin Borsa Kuruna Müdahale Olanağı Verir:
Hisseleri borsada işlem gören anonim şirketlerde, kendi hisselerini geri edinme suretiyle satın alma ve satma imkanı verilmesi, şirket hisselerinin borsa kurunu etkileme ve "manüple" edilmesini önleme ve dolayısıyla şirketin "market-marker" rolü oynayabilmesine olanak sağlar. Ancak, %10'luk serbest yüzde, sadece öz sermayenin finansmanında esneklik sağlamak, "piyasa oyunculuğu" (market-marker'lik yapmak) amacıyla kullanılmaz.
Alman Anonim Şirketler Kanunu (AktG) 71, b. 8 hükmünde, genel kurulun yönetim kuruluna, şirketin hisselerini geri edinmesine ilişkin olarak 5 yıl süreyle verdiği iznin, şirketin kendi paralarıyla borsada ticaret yapma amacını taşımadığı açıkça belirtilmiştir. Bu hüküm yanlış yorumlara müsait olduğundan, TTK'ya alınmamıştır.
Belirtmek gerekir ki, yetkiye dayalı iktisabın sebebi, şirketin pay sahiplerinin ve alacaklıların korunmasına dayanmakta olduğundan, payların geri edinilmesine ilişkin %10' luk serbesti, yasada şirkete kazanç sağlanması amacıyla öngörülmemiştir. Yasağın sadece borsa ticaretine özgülenmesi, diğer kazanca yönelik iktisapların caiz (uygun) olduğu anlayışına destek verebilirdi. Diğer yandan, borsa ticareti yasağı doğal olup, hükmün amaçsal içeriğine dahildir.
4. Şirkete Payların Değerini Yönlendirme Olanağını Verir:
Geri edinme serbestisi, şirkete, sermaye piyasasında eşit olmayan bilgi dağılımından kaynaklanan şirket paylarının değeri hakkındaki olumsuz etkileri bertaraf edebilme olanağını da verir. Çünkü sermaye piyasası oyuncuları (katılımcıları) ve şirketin kendi pay sahipleri, şirketin gerçek değerini şirketin yöneticileri kadar bilemezler.Dolayısıyla şirketin yönetim kurulu, kendi paylarını geri edineceğini piyasaya duyurarak, şirketin gerçek değeri ve gelecekteki gelişmesi hakkında sermaye piyasasını yönlendirebilir. Ancak belirtmek gerekir ki, geri edinmenin etkisinin gerçekleşebilmesi için, piyasaya verilen sinyalin doğru olması gerekir. Bu husustaki inandırıcılık, şirketçe iktisap edilecek hisselerin oranı, yöneticilerin elindeki hisselerin miktarı ve geri edinilecek hisselere borsa kurunun ne kadar üstünde bir fiyatın verilmesiyle güçlenebilir ve sağlanabilir. Ancak, şirketin bu yöntemi kullanarak alternatif bir finansman aracı ortaya çıkarması, insider işlemleri ve payların borsa kurunun manüple edilmesi tehlikesini de beraberinde getireceği açıktır. Hemen belirtelim, yasada payların geri edinilmesine ilişkin öngörülen %10'luk serbesti, genel kurulun şirkete tanıdığı yetki sayesinde olur. Gerekçe'de belirtildiği gibi, bu yetkiye dayalı iktisabın sebebi şirketin, pay sahiplerinin ve çalışanlarının korunmasıdır; yoksa yüzde on serbestisi şirkete (özellikle manipülasyonlardan) kazanç sağlanması amacıyla öngörülmemiştir. Yasada genel kurulca, yönetim kuruluna verilen yetkinin amacının borsa ticareti olmayacağına ilişkin açık bir hüküm olmamasına rağmen, Alman hukukunda, AktG 71, b.8 hükmünde, genel kurulun yönetim kuruluna verdiği iznin amacının borsa ticareti olmayacağı açıkça ifade edilmesine rağmen, TTK'da böyle bir hükme yer verilmemiştir. Bunun sebebi, gerekçe'de haklı olarak belirtildiği üzere, yasağın sadece borsa ticaretine özgülenmesi, diğer kazanca yönelik iktisapların caiz olduğu anlayışına destek verebilirdi. Diğer yandan borsa ticareti yasağı doğal olarak hükmün amaçsal içeriğine dahildir.
5. Şirketin Değerinin Artırılması (Shareholder Value) Olanağını Verir:
Bir Anglo-Sakson hukuku kavramı olan "Shareholder Value", son yıllarda en çok işlenen ve tartışılan konulardan biridir. Bu kavram, özellikle kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde kullanılmakta olup, hisseleri borsada işlem gören bir anonim şirketin toplam hisselerinin, dolayısıyla özvarlığının sermaye piyasasındaki değerini ifade eder. Şirketin payları geri edinmesi kurumu, şirketin ve pay sahiplerinin değerinin maksimize edilmesinde önemli rol oynayan bir finansman aracı olabilir. Dolayısıyla, şirketin kendi paylarını iktisap etmesi, şirketin finansman yönetimine, şirketin sermaye gereksinimi esnek bir şekilde dengeleme olanağı vermek suretiyle, pay sahiplerinin beklediği karı ve likidite fazlasının pay sahiplerine dağıtılmasıyla şirketin ve pay sahipliği değerini artırma imkânını verir.
6. Şirketin Sermaye Yapısını Değiştirme Olanağını Verir:
Şirket, kendi paylarını iktisap etmek suretiyle sermaye yapısı içerisindeki öz sermayenin oranını azaltıp, yabancı sermayenin (borç) oranını artırabilir. Bu değişim şirket lehine "Leverage-Effekt" denilen bir etki gösterir. Buna göre, şirketin tüm sermayesiyle elde edilmek istenen karın yabancı sermayeye, yani şirketin tüm borçlarına tekabül edecek kısmı, yabancı sermayeye ödenecek faizden fazla ise, faizi aşan kar miktarı öz sermaye lehine gerçekleşmiş olur. Öz sermayenin şirketin bütün sermayesi içindeki payı ne kadar düşük olursa, yani borçlanma oranı ne kadar yüksek olursa, öz sermayeden elde edilebilecek kar miktarı o oranda artmış olur. Dolayısıyla, kar miktarındaki artış, pay sahiplerine dağıtılacak karın artmasına da neden olur.
7. Şirketin Pay Sahibi Yapısını Etkileme Olanağı Verir:
Şirket, kendi paylarını geri edinmek suretiyle pay sayısını azaltabilir ve eğer geri edinme, pay sahiplerinin sahip olduğu payların oranına göre gerçekleşmemişse, pay sahibi yapısını değiştirebilir. Şirketin kendi paylarını geri edinmesi yoluyla pay sayısının azaltılması, şirket ve yönetim kurulu ile pay sahipleri arasındaki iletişimin kuvvetlendirilmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla, pay sahibinin azaltılması sayesinde pay sahipleri için yapılan masraflar, örneğin baskı, dağıtım, genel kurula çağrı ve kar payı dağıtım giderleri de azalmış olur.
8. Hisse Senedi Opsiyonlarının ve Çalışanlara Hisse Senedi Verilmesi Olanağını Verir:
Yönetim kurulu üyelerini ücretlendirme yöntemlerinden biri olan hisse (senedi) opsiyonu, belirli koşulların yerine getirilmesi halinde yönetim kurulu üyelerine şirketin hisselerini alma hakkını verir. Halka açık anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerine tanınan hisse opsiyonu hakkı, "tesadüfe bağlı saf bir mal varlığı değeri" olup, kaldıraç etkisi niteliğindedir. Burada YK üyesinin göreve başladığı tarihteki şirketin hissenin borsadaki kur fiyatı esas alınarak, hisse opsiyon hakkının uygulanacağı fiyat tespit edilir, örneğin görev başlangıcında bir hissenin kur fiyatı 5 TL'dir, daha sonra şirketin işlerinin iyi gitmemesi veya konjoktür sebebiyle bu fiyat 4 TL'ye düşerse, bu durumda hisse cari değeri, uygulanacak 5 TL'lik hisse fiyatının altına düşmüş ve opsiyon hakkı da batmış, yani değersiz olmuş demektir (ancak uygulanacak fiyat uzun bir süre bağlanmış ve zaman içinde hisse değerinin tekrar yükselme durumu hariçtir). Fakat hisse değeri yükselirse, kaldıraç etkisi nedeniyle hisse senedi opsiyon hakkının değeri de ona bağlı olarak yükselir.
Şirket yönetim kurulu üyelerine veya çalışanlarına verilmesi gereken hisse senetlerini geri edinme yoluyla önceden temin ederek, bu hakların kullanma zamanı geldiğinde söz konusu hak sahiplerine verilebilir.
9. Şirketin Kötü Niyetle Ele Geçirilmesine Karşı Savunma Olanağı Verir:
Şirketin kötü niyetle ele geçirilmesi, şirketin kontrolünün (sevk ve idaresinin) başka kişi veya şirket tarafından istek dışı ele geçirilmesini ifade eder. Şirketin kontrolünün ele geçirilme amacı, hedef şirketin ve pay sahiplerinin menfaatiyle ters düşebilir. İşte, şirketin kendi paylarını geri edinmesi, kötü niyetli veya düşmanca ele geçirme girişimlerine karşı bir önlem olarak kullanılabilir.
Bu sistem hukukumuza "aleni pay alma teklifi" şeklinde girmiştir.
6362 sayılı SPKn m. 15/1 hükmünde, sermaye piyasası araçlarının değerini, fiyatını veya yatırımcıların yatırım kararlarını etkileyebilecek nitelikteki bilgi, olay ve gelişmeler, ihraççılara veya ilgili taraflarca kamuya açıklanacağını, ayrıca, 14/4 hükmünde de, kurulun, halka arzda, borsada işlem görme başvurusunda, 23. maddede tanımlanan önemli nitelikte işlemlerde ve ortaklığın faaliyetlerini ve finansal durumunu önemli derecede etkileyen olay ve gelişmelerde, işlemin tarafı ortaklıklardan da bu madde hükümlerine göre hazırlanacak bağımsız denetim raporu istemeye yetkili olduğu öngörülmektedir.
Anılan 23. maddede ise, ortakların önemli nitelikteki işlemleri başlığı altında;
' Birleşme, bölünme işlemlerine taraf olması, tür değiştirme veya sona erme kararı alması,
' Mal varlığının tümünü veya önemli bir bölümünü devretmesi veya üzerinde bir ayni hak tesis etmesi veya kiralaması,
' Faaliyet konusunu tümüyle veya önemli ölçüde değiştirmesi,
' İmtiyaz öngörmesi veya mevcut imtiyazların kapsam veya konusunu değiştirmesi,
' Borsa kotundan çıkması,
gibi hususlar bu Kanun uygulamasında önemli nitelikte işlem sayılacağı hükme bağlanmaktadır.
10. Birleşmeyi ve Karşılıklı İştiraki Kolaylaştırma Olanağı Verir:
Birleşme ve karşılıklı iştiraklerde, birleşen veya karşılıklı iştirak eden şirketlerin pay sahiplerine verilecek hisse senetleri, ya sermaye artırımı ya da geri edinme yoluyla temin edilebilir. Ancak birinci yol uzun ve masraflı olduğundan, şirketin kendi paylarını geri edinmesi yolu tercih edilmektedir. Dolayısıyla geri edinme sayesinde şirketler birleşmede esas sermayelerini daha esnek bir biçimde yapılandırabileceği gibi, daha hızlı ve kolay şekilde karşılıklı iştirak edebilme olanağı bulurlar.
3. Sonuç
Şirketin kendi paylarını genel kurul kararı ile iktisap edebilmesinin koşulları bulunmaktadır. Bu koşullar şunlardır: Şirketin bu konuda genel kurul kararı alması gerekmektedir. İktisap edilecek payların bedelleri düşüldükten sonra, kalan şirket net aktifinin, en az esas veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve esas sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı kadar olması gerekir. İktisap edilecek payların bedellerinin tamamen ödenmiş olması gerekmektedir. Tüm bu koşullar gerçekleştiğinde, şirketin iktisap edebileceği kendi payları, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşmamalıdır. Tüm bu koşullar, şirketin kendi paylarını rehin olarak kabul etmesi halinde de aranır. Şirketin Kendi paylarını iktisap etmesinin olumlu yanları olduğu gibi olumsuz yönleri de söz konusudur. Başlıca olumsuz yanları şirketin malvarlığını zayıflatır ve eritir, Şirketin kendi hisselerini esas veya çıkarılmış sermayesinin aleyhine olarak iktisap etmesi, sermayenin iade edilmesi yasağını ihlal eder, Kendi hisselerini iktisap nedeniyle şirket zarar ederse, hisselerin değeri düşer ve bu daha büyük zararlara yol açar, Kendi hisselerinin iktisabı, borsada hisse senetlerinin değerinin manüple edilmesi tehlikesini de beraberinde getirir, Şirketin münferit pay sahiplerinden hisselerini satın alması, rizikoya katılmayı ortadan kaldırdığı gibi, tüm pay sahiplerine eşit işlem yapılması kuralını da ihlal etmiş olur, Yönetim kurulu, şirkete ait olan hisselere bağlı olan oy hakkını kullanırsa, yönetimde bir güç konzentrasyonuna (yoğunlaşmasına) ve rizikosuz etkili olma durumuna neden olur. Diğer yandan, eğer söz konusu hisselere bağlı olan oy hakkı kullanılmayacaksa, bu durumda da genel kurulun boş, yani payın sahipsiz kalmasına sebep olur, bunun yanında olumlu yanları ise, Likidite Fazlasını Uygun Şekilde Kullanmasını, Kar Payı Dağıtımına Alternatif Olabilir, Hissenin Senedinin Borsa Kuruna Müdahale Olanağı Verir, Şirkete Payların Değerini Yönlendirmesini sağlar, Şirketin Değerinin Artırılmasını sağlayabilir, Şirketin Sermaye Yapısını Değiştirme Olanağı sağlar, Şirketin Pay Sahibi Yapısını Etkileme Olanağı verir, Hisse Senedi Opsiyonlarının ve Çalışanlara Hisse Senedi Verilmesine olanak sağlar, Şirketin Kötü Niyetle Ele Geçirilmesine Karşı Savunma Olanağı Verir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu haklı ve doğru olarak, yakın ve ciddi bir kaybın, bir şirketin kendi paylarını iktisabının çok üstünde olabileceğini öngörmüş ve bunu önlemek amacı ile istisnaya yer vermiştir. Bir anonim şirketin kendi paylarını iktisap etmesinden doğabilecek sakıncaların sonuçları zamanla ortadan kalkabilir, ancak hakimiyetin başkalarının eline geçmesinden, şirketin borsada çökmesinden veya büyük bir malvarlığını kaybetmesinden doğan sonuçlar daha kalıcı olabilir.
Kaynakça
-Prof. Dr. Hasan Pulaşlı (2015) Şirketler Hukuku Şerhi, Ankara - Adalet Yayınevi
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, Ankara Resmi Gazete (27486) (14/02/2011)
-77/91 nolu Avrupa Birliği Yönergesi
-Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C.XVII, Y.2013
-6263 sayılı SPK Kanunu, Ankara Resmi Gazete (28513) (30/12/2012)
-Soner Altaş (2015) - Türk Ticaret Kanuna Göre Anonim Şirketler, Ankara - Seçkin Kitabevi
-Doç. Dr Ahmet Türk (2016) Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası Mevzuatına Göre Anonim Ortaklığın Kendi paylarını Edinmesi - Ankara - Adalet Yayınevi