VADELİ ÇEKLER REESKONT İŞLEMLERİNE TABİ TUTULABİLİR Mİ?
ÖZÜ
Çek, poliçeye benzeyen bir kıymetli evraktır. Çekte de tıpkı poliçe gibi üçlü bir ilişki söz konusudur. Çek için bir tanım yapmak gerekirse; düzenleyenin hesabının bulunduğu muhatap bankadan, çekte yazılan bedeli meşru hamile ödenmesini talep ettiği nitelikli bir havaledir. Yargıtay da içtihadı birleştirme kararında çekin hukuki temelini havale ilişkisine dayandırmış, çekin kıymetli evrak mahiyetinde bir kambiyo senedi, hukuki niteliği itibariyle de bir havale olduğunu belirtmiştir. Ekonomik açıdan ise çek, nakit kullanılmaksızın ödeme yapılmasını sağlayan bir ödeme aracıdır. Ticari hayatta keşide tarihi olarak, düzenlendiği günün değil sonraki bir tarih yazılması suretiyle çekin vadeli hale getirildiği bilinen bir gerçektir. Düzenleyen bu sayede çalınma ve kaybolma riskleri karşısında nakit para taşıma yükünden kurtulmakta, ayrıca hesabındaki para için faiz geliri sağlamaktadır. Bankalar da büyük meblağlar oluşturan çek karşılıkları sayesinde büyük mevduatlara ulaşabilmektedirler. Kaydî para niteliği taşıdığı ve ülke ekonomisi, para sistemi ve emisyon hacmi üzerinde olumlu etkileri bulunduğu için Devlet de çek kullanımını teşvik etmektedir. Tacirler hem çekin takip ve tahsil kolaylığından yararlanmak hem de damga vergisi yükünden kaçınmak için poliçe veya bono yerine daha çok vadeli çek kullanmaktadır. Bu durumda vadeli bono niteliği kazanan vadeli çek için reeskont işlemi yapılabilir mi?
Anahtar Kelimeler : Reeskont, Alacak, Borç, Poliçe, Senet, Çek, Vade,
1-GİRİŞ
213 Sayılı Vergi Usul kanunun 281 ve 285 ‘inci maddelerine göre gerek alacaklar gerekse borçlar genel olarak mukayyet değerle değerlenirler. Bu şekilde değerlenecek alacak ve borçların senetli veya senetsiz olmasının bir önemi yoktur. Ancak bu kapsama giren alacak ve borçların Türk lirası cinsinden olması gerekir. Çünkü yabancı para cinsinden olan alacak ve borçlar280’inci maddesi uyarınca borsa rayici ile değerlenir. Alacak ve borcun senede bağlı olması halinde kanun mükelleflere bunları değerleme günü kıymetine icra etme imkanı vermektedir. Değerleme günü kıymetine icra edilmesinde senedin bugünkü değerinin hesaplanması başka bir ifade ile reeskonta tabi tutulması kastedilmektedir. Reeskont işlemi ile senede bağlı alacak ve borçların gelecekteki vadeleri ile bilanço günü arasındaki zaman farkının senedin değerine olan etkisinin ölçülmesi amaçlanmakta, bir başka ifade ile alacak ve borcun vade tarihindeki tutarı değerinde gününe indirgenmektedir. Bu konuda vadeli olarak alınan ve verilen çeklerin değerlemesi konusunda reeskont uygulaması hakkında bilgi verilecektir.
2- REESKONT İŞLEMİ
Senede bağlı borç ve alacakların değerleme günün kıymetine icra olunması uygulamasına reeskont denilmektedir. VUK’nun 281 ve 285 inci maddelerine göre vadesi gelmemiş olan alacak ve borçlar değerleme günün kıymetine icra olunabilecektir. Değerleme günün kıymetine icra etmekten kasıt dönemsellik ilkesinin bir sonucu olarak, senede bağlı alacak ve borç tutarları içinde yer alan veya aldığı varsayılan vade farkının hesaplanıp ilgili döneme aktarılmasıdır. Reeskont işlemi ile alacak ve borcun içerdiği vade farkının değerleme gününden, tahsil ya da ödeme vadesine kadar geçecek sürede işleyecek kısmı belirlenmekte ve bu tutar gelir ve gider olarak dönem sonu hesaplarına aktarılacaktır.
Bununla birlikte reeskont işlemi isteğe bağlı olmakla birlikte, VUK nun 285’inci maddesi uyarınca, alacak senetleri reeskont işlemine tutan mükelleflerin borç senetlerini de reeskont işlemine tabi tutması zorunludur. Reeskont işlemi tercihi kısmen kullanılamaz. Bu nedenle reeskont ayırmak isteyen mükellefler portföyindeki bütün senetler için reeskont hesaplamalıdır. Alacak senetleri için reeskont hesaplayan ve çıkan bu tutarı dönem gideri olarak dikkate alan mükellef borç senetlerini de reeskont işlemlerine tabi tutmaları sonucu dönem geliri olarak dikkate almaları zorunlu kılınmıştır. Bununla birlikte alacak senedi bulunmakla birlikte borç senedi bulunmayan mükelleflerin alacak senetleri uygulamasında herhangi bir kanuni engel bulunmamaktadır.
Reeskont uygulaması bankalar, banker ve sigorta şirketleri için zorunludur. Bu mükellefler alacak ve borçlarını TCMB’ nin resmi iskonto oranı veya kendi muamelelerinde uyguladıkları faiz oranıyla değerleme günün kıymetine icra edeceklerdir.
Reeskont işlemi yapılırken, banka, banker ve sigorta şirketi dışındaki mükellefler, senetlerin üzerinde bir faiz oranı belirlemişler ise bu oranı, böyle bir oran yoksa 238 sıra numaralı VUK’ nun genel tebliği uyarınca TCMB tarafından kısa vadeli avans işlemlerine uygulanan faiz oranı esas alınacaktır.
Yabancı para ile olan alacak ve borçlar senetlerinin değerlenmesi de kural olarak TL üzerinden alacak ve borç senetlerinin değerlenmesi ile aynıdır. Ancak söz konusu değerleme işlemlerinde farklılık gösteren iki durum sözkonusudur. Bunlardan birincisi, yabancı para tutarının, yabancı para cinsinden alacak ve borçların değerlemesinde olduğu gibi Maliye Bakanlığınca belirlenen döviz alış kurları üzerinden değerlenmesi gerekir. İkinci fark ise faiz oranı olarak yine senet üzerindeki faiz oranının esas alınması gerekirken Senedin üzerinde faiz belirtilmemiş ise TCMB resmi iskonto oranı yerine Londra Bankalar Birliği Faiz Oranı (LIBOR) esas alınması gerekir. LİBOR faiz oranları aylık olarak oluşturulduğundan reeskonta tabi tutulacak senedin vadesine uygun LİBOR oranın dikkate alınması gerekmektedir.
3- REESKONT İŞLEMİNE TABİ TUTULACAK ALACAK VE BORÇLARIN ÖZELLİKLERİ
Reeskont işlemine tabi tutulacak alacak ve borçlarda bulunması gereken özellikler aşağıda belirtilmiştir.
4- REESKONT İŞLEMLERİNE İLİŞKİN HESAPLAMALAR
213 Sayılı Vergi Usul Kanun 238 sıra numaralı VUK Genel tebliğine göre alacak ve borç senetlerinin reeskont tutarının hesaplanmasında iç iskonto yöntemi kullanılacaktır. İç iskonto yöntemi, senet üzerindeki vadeye kadar olan gün farkı ve faiz oranı dikkate alınarak, senetin mevcut değeri üzerinden iskonto (reeskont) tutarının bulunması esasına dayanır. Bu yöntemde reeskont tutarı aşağıdaki formül ile hesaplanır.
F= A-(AX360/[360+8MXT])
F: Hesaplanan iskonto (reeskont ) tutarı
A: Senedin nominal değeri
T: Senedin vadesine kalan gün sayısı
M: İskonto (faiz) oranı
Sözkonusu tebliğ açıklamalarına göre üzerinde faiz oranının bulunmaması durumunda Merkez Bankasınca ilan edilen kısa vadeli avans faiz oranı kullanılacaktır. Yabancı para cinsinden senetlerin üzerinde faiz oranı yazılı ise bu oran yazılı değil ise iskonto oranı olarak değerleme gününde geçerli olan LİBOR dikkate alınacaktır.
Örnek; İşletme envanterinde 31/812/2017 tarihi itibari ile yer alan nominal değeri 100.000,00 TL ve vadesine 60 gün olan alacak senetleri ve nominal değeri 200.000,00 TL olan ve vadesine 90 gün kalmış borç senetleri bulunmaktadır. Merkez Bankası kısa vadeli avans faiz oranı ise %10 dur.Buna göre reeskont hesaplamaları şöyle olacaktır;
F= 100.000,00-(100.000,00x360/[360+(0,10x60)[)
F= 300.000,00-(36.000.000,00/366)
F= 100.000,00 – 98.360,00
F= 1.640,00TL
31/12/2017 Tarihi itibari ile zarar yani gider kaydedilen 1.640,00 TL tutarındaki reeskont gideri 01/01/2018 tarihi itibarindeki açılış kaydından sonra gelir kaydedilmesi gerekmektedir.
F= 200.000,00- (200.000,00x360/[360+(0,10x90)])
F= 200.000,00 – (72.000.000,00/369)
F=200.000,00- 195.130,00
F=4.870,00 TL
31/12/2017 tarihi itibari ile gelir olarak kaydedilen 4.870,00 TL tutarındaki reeskont 01/01/2018 tarihindeki açılış kaydından sonra gider kaydedilmesi gerekmektedir.
5- TÜRK TİCARET KANUNU HÜKÜMLERİNE GÖRE ÇEK
Çek, poliçeye benzeyen bir kıymetli evraktır. Çekte de tıpkı poliçe gibi üçlü bir ilişki söz konusudur. Çek için bir tanım yapmak gerekirse; düzenleyenin hesabının bulunduğu muhatap bankadan, çekte yazılan bedeli meşru hamile ödenmesini talep ettiği nitelikli bir havale bir ödeme talimatıdır. Konu ile ilgili çekin unsurlarını 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 780’inci maddesi 6728 sayılı Kanunla değişerek aşağıdaki şeklini almıştır:
a) Senet metninde “çek” kelimesini ve eğer senet Türkçe’den başka bir dille yazılmış ise o dilde “çek” karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,
b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi,
c) Ödeyecek kişinin, “muhatabın” ticaret unvanını,
d) Ödeme yerini,
e) Düzenlenme tarihini ve yerini,
f) Düzenleyenin imzasını,
g) (Ek: 15/7/2016-6728/70 md.) Banka tarafından verilen seri numarasını,
h) (Ek: 15/7/2016-6728/70 md.) Karekodu, içerir.’’
Böylece çekin zorunlu unsurları arasına karekod da girmiş bulunmaktadır. Değişikliği getiren 6728 sayılı Kanun’un gerekçesinde bu husus, piyasada çeke duyulan güvenin artırılması ve karşılıksız çekin engellenmesi olarak ifade edilmiştir. Böylece Kanun ile ihtiyarî bir husus olan karekod, zorunlu hâle getirilmiştir.
Çekin İbrazı; Çekte vade ve kabul yoktur. Çek ibraz edildikten sonra belirli süreler içinde ödenmesi gereken bir kıymetli evraktır. Ancak uygulamada ileri tarihli düzenlenen çekler ile çek vadelendirilmektedir.
5491 sayılı Çek Kanunu’nun (ÇK) geçici 3. maddesinin 5. fıkrasına göre ‘’31/12/2017 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.’’ hükmü ile çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ibrazının geçersiz olduğu vurgulanarak çek fiiliyatta vadelendirilmiş olmaktadır.
Çek yukarıda da bahsedildiği üzere hukuki niteliği havale olan bir ödeme aracıdır. Hamilin çekin ödenmesi için muhataba ibraz yapması gerekir. İbraz yükümlülüğü, sadece çekin ibraz süreleri içinde muhataba gösterilmiş olmasıyla yerine getirilmiş sayılmayacaktır. İbrazın, TTK çerçevesinde yapılmış olması ve sonuçlarını doğurabilmesi için ödenmek üzere yapılması ve çekin fiili olarak muhataba verilecek şekilde sunulması gerekir. Çekin ödenmek üzere mutlaka muhataba ibrazı zorunlu değildir. Nitekim takas odasına yapılmış olan ibraz da, TTK md. 798 gereği ödeme için ibraz yerine geçer. Takas odalarının temel amacı, öncelikle bankalar arası para nakil hareketlerini azaltmaktır.
Çekte vade yoktur. Çek görüldüğünde ödenir. Bu nedenle de çekte ibraz süreleri vardır. Bu konu TTK md 796’da şu şekilde düzenlenmiştir:
(1) Bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.
(2) Ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek, düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir
(3) Birinci ve ikinci fıkralarda yazılı süreler, çekte yazılı olan düzenlenme tarihinin ertesi günü başlar.
Dolayısıyla çeklerde on gün, bir ay ve üç ay olmak üzere üç tip ibraz süreleri bulunmaktadır. İbraz süreleri, çekte yer alan düzenleme yeri ile ödeme yeri arasında bulunan yere göre değişecektir. Bu bakımdan çekte bulunan düzenleme yeri, şekli bir öğe olarak yer almaktadır. Çekte düzenleme yerinin bulunması yeterli olup, bunun gerçeği yansıtıp yansıtmaması önemli değildir. Çekte ibraz süreleri çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden itibaren başlayacaktır. İleri tarihli çeklerde, 31/12/2017 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir. (ÇK Geç. Md. 3/5).
6- VADELİ ÇEKLERDE REESKONT UYGULAMASI
Ticari hayatta Keşide tarihi olarak, düzenlendiği günün değil sonraki bir tarihin yazılması suretiyle çekin vadeli hale getirildiği bilinen bir geçektir. Yukarıda da belirtildiği gibi çekte vade yoktur. Ancak ibra zamanı sözkonusudur. Dolayısıyla çeklerde on gün, bir ay ve üç ay olmak üzere üç tip ibraz süreleri bulunmaktadır. İbraz süreleri, çekte yer alan düzenleme yeri ile ödeme yeri arasında bulunan yere göre değişecektir.
213 Sayılı VUK ‘un 3’üncü maddesine göre’’ vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.’’ Denilmek suretiyle görünürdeki işlemin değil, görünen işlemin arkasında kalan, gerçek işlemlerin vergilendirilmesi benimsenmiştir. Ancak burada çekin sağladığı hukuki imkanlardan yararlanmak, bononun sağladığı imkanlardan vazgeçilmesi ile vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulması kabul edilmiş olacaktır. Çeklerin reeskonta tabi tutulması ile Türk Ticaret Kanununun izin vermediği bir uygulama vergi hukuku açısından kabullenilmiş olacaktır. Çeklerin Türk Ticaret hükümlerine göre ibra süreleri dikkate alındığında dönem sonlarında düzenlenen çekler için keşide yerinin farklı olması nedeni ile bir ay ve üç ay olan ibra sürelerine istinaden reeskonta konu olabileceği tartışma konusu olabilir.
Vergi idaresince vadeli çekler için reeskont yapılamayacağı yönünde açık bir düzenleme yapılmamış olmasına rağmen bugüne kadar olan uygulamalarda uygulanmayacağı yönünde karar vermiştir. Fakat yargıda aksi yönde kararlar verildiğinde görülmektedir. Ancak genel kabul görmüş durum ise çeklerin reeskonta tabi tutulmamasıdır. Danıştay Dördüncü Dairesinin 2000/662 esas ve 2000/5353 sayılı kararında reeskont ayrılabileceğini belirten vergi mahkemesi kararını vergi idaresinin itirazı üzerine Danıştay dördüncü dairesi Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre çek in ödeme aracı olduğunu ve reeskonta tabi tutulmayacağını belirterek vergi mahkemesinin kararını bozmuştur.
Görüldüğü gibi Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre çek bir ödeme aracı olarak görüldüğünden dolayı uzun yıllar ileri tarihli olarak düzenlenen çekler için reeskont uygulaması kabul edilmemekte ve vergi yargısı da genelde bu şekilde karar vermekteydi.
İlk defa 3167 sayılı Çekle ödemelerin düzenlenmesi ve Çek hamillerinin Korunması hakkında kanun’a 28/02/2009 tarihinden 31/12/2019 tarihine kadar uygulanmak üzere’’ çekin üzerinde yazılı tarihten önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz kabul edilmesi kuralı’’ eklenmiştir. Daha sonra bu kurala 31/12/2011 tarihine kadar uygulanmak üzere 5941 sayılı yeni Çek kanununda yer verilmiş ve bu kuralın uygulanması 6273 sayılı kanunla 31/12/2017 tarihine kadar uzatılmıştır. Yapılan düzenlemenin özü vadesinden önce bankaya ibraz edilen çek dolayısı ile gerek ticari gerekse adli anlamda kanunen herhangi bir korumaya sahip olunamayacağı şeklindedir. Böylelikle vadesinden önce çekin tahsil edilmesine ilişkin cezai yaptırımlar kaldırılmış ve çeklerin vade içerecek şekilde keşide edilmesine izin verilmiştir.
Bu düzenlemelerin yanı sıra 5941 sayılı Kanunun 3, 5 ve 6 maddeleri uyarınca; İleri tarihli düzenlenen çeklerin üzerinde yazılı bulunan düzenlenme tarihind3en önce ibraz edilmesi halinde çekin karşılığının Türk Ticaret Kanunun 795’inci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması halinde bu çekle ilgili olarak hukuki takip yapılmayacağı ancak çekin üzerinde yazılı kanuni ibraz süresine istinaden ödenmeyen çekler için karşılıksızdır işleminin yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Bu düzenlemelerle ilgili olarak 30/04/2013 tarihinde 64 sıra numaralı VUK Sirküleri yayınlanmıştır. Bu sirkülere göre mükelleflerin ileri tarihli olarak düzenlenen çekler için 2013 hesap döneminden itibaren değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacaklar ve borçlar için öngörülen reeskont uygulamasından faydalanılması mümkün bulunmaktadır. Ancak 31/12/2011 tarihine kadar uygulanmak üzere 5941 sayılı yeni Çek kanununda yer verilmiş olan ‘’çekin üzerinde yazılı tarihten önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz kabul edilmesi kuralı’’ ve bu kuralın uygulanması 6273 sayılı kanunla 31/12/2017 tarihine kadar uzatılmıştır. 2018 ve devam eden yıllar için herhangi bir kanun değişikliği söz konu olmadığı için vadeli çekler 2018 yılı ve devam eden dönemler için reeskont uygulanmasında eski hükümlerin uygulanması gerekmektedir.
7- SONUÇ
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kambiyo senetleri arasında yer almakla birlikte çekin yasal olarak vade ve faiz kaydı taşımadığı ve taşımasının mümkün olmaması, muhatap tarafından görüldüğü anda ödenecek olması nedeniyle poliçe ve bonodan farklılık göstermektedir. Ancak ticari hayatta yani uygulamada çekler vadeli senet hükümlerine göre işlem yapılmaktadır. Vergi Usul Kanunun 3’üncü maddesine göre’’ vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır’’ bu kapsamda Uygulamada çekler vadeli senet hükümlerine göre işlem yapılmakta olup; Türk Ticaret Kanununda ödeme aracı olarak tanımlanan vadeli çekler için reeskont uygulaması sorunlara neden olmaktadır. Ancak 5941 sayılı Kanunun 1, 3, 5 ve 6 ncı maddelerinin yukarıda yer verilen hükümleri ve gerekçeleri birlikte değerlendirildiğinde bu hükümlerle çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihine göre ibraz edilmesinin sağlanmasının, diğer bir ifadeyle üzerinde yazılı düzenleme tarihinden evvel ibrazın engellenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, Kanunun geçici 3 üncü maddesinde yer alan ve 31.12.2017 tarihine kadar mer'i olan üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz sayılması kuralı bunu tamamen imkânsız kılmaktadır. Buna göre 2013 ve 2017 yılları arasında vadeli çekler için reeskont uygulaması yapılabilir, fakat 2018 takvim yılı ve devamı eden dönemler için reeskont uygulanması durumunda vergisel yönden cezaya muhatap olabilirsiniz. Çünkü reeskont senetli alacaklarda ve vadesi belli olan vadesi geçmemiş senetler için uygulanmaktadır. Kişisel görüşümüz ise Vergi Usul Kanun 3’üncü maddesi hükümlerine göre yani vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin dikkate alınmasıdır. Çek ticari hayatta sadece bir ödeme aracı olarak kullanılmamaktadır.
KAYNAKÇA
-213-Sayılı Vergi Usul Kanunu;
-238 Sıra Numaralı Vergi Usul Tebliği;
-64 Sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Sirküleri,
-6769 Sayılı Türk Ticaret Kanunu
-6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu,
-5941 Sayılı Kanunun,
-Danıştayı Dördüncü Dairesinin 2000/662 esas ve 2000/5353 sayılı kararı,
-Vergi Ve Muhasebe Uygulamaları- Vergi Baş Müfettişi Mehmet Emin Akyol-YMM Muzaffer Küçük- Yaklaşım Yayıncılık- 2016
-Vergi Dünyası Aralık 2017 Dönem sonu değerleme işlemleri-Maliye Hesap Uzmanları Derneği -2017,
-YMM Gürol Ürel Güncel Vergi Usul Kanunu uygulaması Turan kitapevi -2007
-Dr Mehmet Ali ÖZYER- Açıklama Ve Örneklerle Vergi Usul Kanunu Uygulaması- Maliye Hesap Uzmanları Derneği- 2015,
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir İbrahim APALI