VERGİ KANUNUNLARINA GÖRE DEĞERSİZ ALACAKLAR VE ÖZELLİK ARZ EDEN KONULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
ÖZÜ
Mükellefler kredili olarak sattıkları mal veya hizmet bedelini hasılat kaydetmek suretiyle vergi matrahını dahil ederken bu alacaklarını tahsil etmeleri çeşitli nedenlerle imkansız hale gelebilir. Tahsili imkansız hale gelen bir alacağın vergisinin alınması ise ticari işletme sahipleri açısından zarar ettikleri bir faaliyetten vergi alınması anlamına gelir. İşte bu durumlarda mükelleflerin zararını dikkate almak amacıyla kanun koyucu tahsiline imkan kalmayan alacakların zarar yazılması sureti ile vergi matrahından çıkartılmasını benimsemiştir. Ancak bu şekilde zarar yazılacak alacaklar mükellefin takdirine bırakılmamış bazı kriterler bağlanmıştır. Bunlarda 213 Sayılı VUK da yer alan Alacaklarda Ve Sermayede Amortisman başlıklı bölümde düzenlenen Değersiz Alacaklar, Şüpheli alacaklar ve vazgeçilen alacaklar müesseseleri düzenlenmiştir. Bugünkü konumuzda değersiz alacaklar ve şüpheli ticari alacakların değerlenmesi ve özellik arz eden konuların değerlemesi yapılacaktır.
1-GİRİŞ
Ticari ve zirai kazançta elde etme tahakkuk esasına bağlanmıştır. Tahakkuk esasında hasılat ve giderlerin mahiyet ve tutar itibari ile kesinleşmesi yeterli olup; ödemenin veya tahsilatların yapılıp yapılmamasının önemi yoktur. Bir hasılatın matrah artırıcı bir unsur olarak dikkate alınabilmesi için alacak olarak tahakkuk etmesi, bir giderinde matrah azaltıcı bir unsur olarak dikkate alınabilmesi için borç olarak tahakkuk etmesi yeterli bulunmaktadır. Ticari ve zirai kazançta tahakkuk esasının sonucu olarak; işletme bünyesinde satılan mal ve hizmet bedelleri, henüz tahsil edilmeden hasılata intikal ettirilmekte ve matrah oluşumunu olumlu yönde etkilemektedir. Bu nedenle mal ve hizmet satış bedellerinin tahsil edilme ihtimalinin kesin olarak kaybolduğu veya şüpheli hale geldiği anda zarar yazılması esası getirilmiştir.
2-DEĞERSİZ ALACAKLAR
213 Sayılı Vergi susul kanunun 322. Maddesine göre değersiz alacaklar;
Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır.
Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.
İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.
Görüldüğü gibi 213 Sayılı Vergi Usul Kanununa göre;
-Kazai( Yargısal) bir hükme;
- Veya kanaat getirici bir belgeye; göre tahsiline imkan kalmayan alacaklar değersiz alacak sayılmaktadır.
Değersiz alacaklar bu niteliğe dönüştükleri tasarruf değerlerini kaybederler ve kayıtlı değerleri ile zarar geçirilerek yok edilirler.
Bir alacağın değersiz sayılabilmesi için hakkında ya bir yargı kararının olması ya da kanaat verici bir vesikanın bulunması gerekir. Alacaklarla ilgili takip sonucunda yargı organlarının verdiği kararlardan alacağın artık tahsiline imkan kalmadığının anlaşılması halinde kazai bir hükmün varlığı kabul edilir. Mesela dava konusu edilen alacak hakkında yargı organları zamanaşımı veya borçlunun gaybubetine karar verilmişse alacağın değersiz hale geldiğinden söz edilir. Ancak gelir idaresi alacağın zamanaşımına uğramış olmasının değersiz hale geldiğini göstermeyeceğini, çünkü zamanaşımını uğramakla eksik borç bir başka ifade ile talep edilen alacak ancak dava edilemeyen borç niteliğinde olduğunu belirtmekte. Yani tahsil imkanının varlığından söz etmektedir.
Kanaat verici belge konusunda şu belgeleri sayabiliriz.
Bir alacağın değersiz sayılması için bu alacağın mutlaka senede bağlanması gerekmez. Önemli olan alacağın varlığının delillendirilmesi ve değersiz hale geldiğinin de kanaat verici bir belgeye dayandırılması yeterlidir.
27 Ocak 2000 tarihli ve 4503 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi ile Vergi Usul Kanununa geçici 24 üncü madde eklenmiştir. Söz konusu madde ile 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerin etkili olduğu Marmara Bölgesinde faaliyet gösteren kişilerle iktisadi ve ticari ilişkide bulunan mükelleflerin alacaklarının tahsilinde ortaya çıkan imkansızlıkların tevsikiyle ilgili olarak Vergi Usul Kanununun 322 ve 323 üncü maddelerinde belirtilen şartlar bu olaya münhasır olmak üzere hafifletilmektedir. Bir başka ifade ile bu maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde alacağın tahsili amacıyla borçlunun dava edilmesine veya icra yolu ile takibine gerek bulunmamakta ayrıca kanaat verici vesika kavramı genişletilmektedir.
Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların belirlenmesinde her bir kişi veya kurum itibariyle alacağın takibi için yapılması gereken avukatlık ücreti, noter ve posta masrafı, yargı harcı gibi giderlerin toplamının dikkate alınması gerekmektedir.
Bu tür alacaklar için depremden zarar gören borçluya yazılan taahhütlü mektubun geri dönmüş olması halinde posta memurunun şerhini gösteren zarfın gerektiğinde ibraz edilmek üzere zamanaşımı süresince saklanması yeterli olup ayrıca ikinci bir yazı gönderilmesine gerek bulunmamaktadır.
Ayrıca borçlunun ikamet ve işyeri mahallinin kullanılamaz durumda olduğunun tespiti halinde bu tür küçük alacaklar için tebligat yoluna gidilmesi gerekmemektedir.
Değersiz alacak uygulaması tarafından mükelleflerin bilanço veya işletme defteri usulüne göre defter tutmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Kanun, işletme hesabında defter tutanların değersiz alacak tutarlarını defterlerinin gider sayfasına kaydedecekleri belirtilmiştir. Bilanço veya işletme usulüne göre defter tutan çiftçilerin de değersiz alacak niteliği kazanan alacaklarını zarar kaydetmeleri mümkündür.
Serbest meslek erbabı verdiği hizmetin veya yaptığı işin bedelini tahsil etmedikçe gelir kaydetmediği için bunların değersiz alacaklardan bahsetmesi söz konusu değildir.
Değersiz hale gelen alacak değersiz hale geldiği dönemde zarar yazılabilir. Tahsil imkanının kalmadığına dair prosedürün başlatılmasının veya hesap dönemi kapandıktan sonra ancak beyanname verme süresi geçmeden tahsil imkanının kalmadığının anlaşıldığı durumlarda da zarar kaydı olayın kesinleştiği hesap döneminde yapılır.
4- DEĞERSİZ ALACAKLARLA İLGİLİ ÖZELLİK ARZ EDEN DURUMLAR
A)ACİZ VESİKALARI:
İcra ve İflas Kanunu’un 143.üncü maddesinde düzenlenmiş olan aciz vesikası, malların paraya çevrilebilmesi konusunda, alacaklarının tamamının ödenmeyen alacaklılara icra dairesi tarafından verilen ve alacağın ödenmemiş olan miktarını gösteren belgedir. Aciz vesikası, alacaklıların değersiz hale geldiğini gösteren belge değil, alacağının tahsil edilmeyen kısmını gösteren borçlunun ileride ödeme gücüne sahip olduğunda doğrudan takip yaptırarak alacağını tahsil edebileceğini gösteren bir belgedir. Aciz vesikasında, alacaklı ve borçluya ait adres ve kimlik bilgilerinin yanı sıra, yapılan takibin çeşidi, paylaştırma işleminin sonucu, alacağın miktarı ve aciz vesikasının ne miktar alacak için geçerli olduğu bilgilerine yer verilir.
Aciz vesikasının alacaklıya verilmesi durumunda alacak son bulmadığı gibi aksine söz konusu alacak borçluya karşı kuvvetlendirilmiş bir şekilde mevcudiyetini korur. Bu itibarla aciz vesikasını bağlanmış olan bir alacağın değersiz alacak olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Danıştay 4. Dairesinin 02/12/1974 Tarih E. No:1673/6440 K. No1974/4160 sayılı kararı ve Danıştay 3. Dairesinin 15/05/1996 tarih ve E. No:1995/354 K.No1996/1775 sayılı kararları bu yöndedir. Aciz vesikasına bağlı alacak değersiz alacak değil de şüpheli alacak karşılığı olarak gider hesaplarına intikal ettirilebilir.
B ) KONKORDATO İLANI
İçra ve İflas kanunun 285-309 uncu maddeleri arasında açıklanan konkordato, dürüst olan borçlunun alacaklılar ile anlaşarak iflastan kurtulması ve faaliyetine devam etmesi amacıyla düzenlenmiş bir müessesedir. Konkordato, alacaklıların asgari 2/3 çoğunlukla kabul ettiği ve kabul etmeyen diğer alacaklıları da bağlayan, alacaklıların alacağının belli bir yüzdesinden vazgeçtiklerini veya borçluya yeni bir vade tanıdıklarını gösteren bir anlaşmadır. Cebri bir anlaşma olan konkordato, ticaret mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eder.
Konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen herhangi bir borçlu icra mahkemesine gerekçeli bir dilekçe ve bir konkordato projesi verir. B u proje ayrıntılı bir bilanço gelir tablosu ve defter tutmaya mecbur şahıslarda defterin durumunu gösteren bir cetvel eklerler.
İflas talebinde bulunabilecek her alacaklı gerekçeli bir dilekçe ile icra mahkemesinden borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.
Alacaklının kendi isteği ile tahsilinden vazgeçtiği alacaklar için yapılan konkordatoya tenzilat konkordatosu, alacaklıların borçluya yeni bir vade tanıdıkları ve veya borçları takside bağladıkları konkordatoya ise vade konkordatosu adı verilmektedir.
Alacaklının kendi isteği ile tahsilinden vazgeçtiği alacaklar borçlu yönünden vazgeçilen, alacaklı yönünden ise değersiz alacak olarak değerlendirilir. Bu sebeple söz konusu alacaklar VUK nun 322. Maddesine göre alacaklı açısından değersiz alacak olduğu için gider olarak gösterilebilirler. Bu nedenle konkordato nedeniyle ibra edilen alacak değersiz alacak kabul edilir. Danıştay 4. Dairesinin 21/10/1985 Tarih E.No:1982/6564, K.No:1986/2643 sayılı kararı bu yöndedir. Vade konkordatoda ise borçluya ödeme zamanı konusunda yeni bir imkan tanınmasını olduğu için alacaktan vazgeçilmediğini göstermediğinden bu anlaşmaya bağlı olarak herhangi bir alacak tutarı değersiz alacak olarak değerlendirilemez.
C) DEĞERSİZ ALACAKLARIN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
Değersiz alacaklar Tek Düzen Hesap Planın da 659 -DİĞER OLAĞAN GİDER VE ZARARLAR(-) adlı hesapta takip edilir. Genelde bir alacağın tahsili önce şüpheli, sonra imkansız hale gelir. Şüpheli bir alacağın tahsili önceden karşılık ayrılarak gider kaydedilebilir. Bu alacak değersiz hale gelirse, karşılık hesabı ve şüpheli alacak hesabı borç ve alacak yazılarak kapatılır. Bu işlem ile alacak ve karşılığı alacaklardan çıkartılmış olur. Şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılmış olan değersiz alacaklar ayrıca gider kaydedilmez. Ancak alacak doğrudan değersiz alacak hale gelir ise 659- DİĞER OLAĞAN GİDER VE ZARARLAR(-) hesabına kaydedilerek gider yazılabilir.
Örnek 1: İşletmenin 30.000,00 TL tutarındaki alacağının 30/03/2018 tarihinde dava konusu yapmış ve buna karşılık ayırmıştır. Dava sonucunda 30/11/2018 tarihinde alacağın tahsilinin imkansız olduğu ortaya çıkmıştır. Buna göre muhasebe kayıtları şu şekilde yapılacaktır.
---------------------30/03/2018---------------------------------------
128-ŞÜBHELİ TİCARİ ALACAKLAR HS 30.000,00-
120-ALICILAR HS 30.000,00-
Alacağın şüpheli hale gelmesi,
----------------------------------------/-----------------------------------
------------------------30/03/2018-------------------------------------
654- KARŞILIK GİDERLERİ HS 30.000,00-
129-ŞÜBHELİ TİCARİ ALACAKLAR KARŞILIĞI HS 30.000,00-
Şüpheli alacak için karşılık ayrılması
--------------------------------------/----------------------------------
Karşılık ayrılan alacağın 30/11/2018 tarihinde değersiz alacak haline gelmesi halinde;
-------------------------30/11/2018----------------------------------
129-ŞÜBHELİ TİCARİ ALACAKLAR KARŞILIĞI HS 30.000,00-
128-ŞÜBHELİ TİCARİ ALACAKLAR HS 30.000,00-
-----------------------------------/--------------------------------------
Örnek 2: İşletmenin 30.000,00 TL tutarındaki alacağından borçlu işletmenin konkordato ilan etmesi sonucu 30/11/2018 tarihinde 10.000,00 TL tutarındaki alacağından vazgeçmiştir. Konkordato sözleşmesi, kanaat verici bir belge olması sebebi ile işletmenin 10.000,00 TL tutarındaki alacağı değersiz alacak olarak değerlemeye tabi tutulacaktır.
-----------------------------30/11/2018-----------------------------
659 -DİĞER OLAĞAN GİDER VE ZARARLAR(-) 10.0000,00-
120-ALICILAR HS 10.000,00-
Değersiz hale gelen alacağın gider kaydı
----------------------------------/----------------------------------------
5- SONUÇ
Vergi Usul Kanunu'nun 322'nci maddesinde; “Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır. Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler. İflas talebinde bulunabilecek her alacaklı gerekçeli bir dilekçe ile icra mahkemesinden borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir. Alacaklının kendi isteği ile tahsilinden vazgeçtiği alacaklar için yapılan konkordatoya tenzilat konkordatosu, alacaklıların borçluya yeni bir vade tanıdıkları ve veya borçları takside bağladıkları konkordatoya ise vade konkordatosu adı verilmektedir. Tenzil konkordatosu alacağın değersiz hale düştüğünü gösterirken vade konkordatosu için bu mümkün değildir. Aciz hala gelmiş alacaklar için de değersiz alacak olarak düşülmesi mümkün değildir ancak şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılabilir.
Kaynakça
-213-Sayılı Vergi Usul Kanunu;
-284 Sıra Numaralı Vergi Usul Tebliği;
-Vergi Ve Muhasebe Uygulamaları- Vergi Baş Müfettişi Mehmet Emin Akyol-YMM Muzaffer Küçük- Yaklaşım Yayıncılık- 2016
-Vergi Dünyası Aralık 2017 Dönem sonu değerleme işlemleri-Maliye Hesap Uzmanları Derneği -2017,
-YMM Gürol Ürel Güncel Vergi Usul Kanunu uygulaması Turan kitapevi -2007
-Dr Mehmet Ali ÖZYER- Açıklama Ve Örneklerle Vergi Usul Kanunu Uygulaması- Maliye Hesap Uzmanları Derneği- 2015,
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir İbrahim APALI